CHP'NİN ALTIOKU, İSLÂM'A VE MÜSLÜMANLARIN KALBİNE SAPLANMIŞ, ZEHİRLİ BİR HANÇERDİR
Filmin icinde kendimi yaptim bir de Reisimizi Filmde oynuyor kursun elinde olan ve kursunlar üzerime gelen Benim ve Aynen fimldeki gibi 5816 kanunuylan aynen kendimi ögle hissediyorum Bu yalancinin kanunuylan yatsiya kadar gidermis artik dogrular acik olsun.
Paylaşmak yasak Atatürk Kanuni var 5816 sesini ayarladim bu version.
Paylasmak yasak 5816 kanuna karşı doğrular.Masonlarin Devleti
https://www.facebook.com/aktepe.hidayet/videos/3763878273657642/
Atatürk 5816 Kanunu niye Atatürk koruyor adam ölmüş hala müslümana vuruyor hala bizi kovaliyor Cami yasaklaniyor Adam gebermis kimi koruyor.
Tüm Türkiye Projelerine Engel oluyorlar gercek dini Kabala Atatürkün eşcinsel Maske giyip vuran vurana. Atatürk size Mason dinini anlatmamis utanmis sizi dinsiz birakmis kendi dini vardi ve bu din icin Masonlara cocuklarin Kani lazim ve Kemik ve escinsel Bu Heykellerde büyü var yoksa kan kullanmazlar.
Hemi Masonlar herkesi almiyor Cami degil orasi Kabala arastirin.
Bu ülkeyi Bu hale getiren CHP 100 SENE EKSIK hersimiz 18 sene icinde Bu silahlara Erdogan Allah razi olsun sayesinde herseyimiz var yoksa Türkiye yoktu.
Savaştan sonrası Ataput 5 misli daha çok Osmanlı öldürmüş Atayahudi olmasaydı belki 2 veyahut 3 misli ölürdük ama 5 misli degil hemide burası İslam devleti kalırdı Mason devleti olmuş çok günah Şeytana tapiyorlar.
Oglum su Atayahudiyi kaldirin Artik politikaylan kafami siktiniz
Atatürk ötobüsü bozuldugu zaman Tüm halk yardim ediyordu etmeyini asiyordu.
Erdogan otobüsü bozuldugu zaman 💯 51 Prozent yardim ediyor 49 otobüsü geri tepiyorlar Oglum Erdogan kazanmis 5 sene yaptirmiyorsunuz o zaman Niye Erdogan kazamnisda yaptirmiyorsunus sizin kemalistler Amk korum sizin CHP Atatürk hic elestirmeyen kanuni 5618 yasak etmis ama dünyada en cok sevilen lieder Erdogani en cok dünyada elestirilen Baskan
Hemide Vatanhainlerinden CHP untanin Atatürk partisinde pkk YPG
Benim icin sadece silah önemli en cok en iyi silahi Kim yapiyorsa oyumu ona vericegim iszerseniz ac kalin geberin ama bir karis toprak vermiyecegiz hatta alacagiz aldik bile heryerde azarbaycan Libya Syrien bunlari asin gitsin Bu 7 cete kemalistler artik Bu ülkeyi Bu Hale getiren CHP
Atatürk istemezdi böyle ayip heykelleri sikli götlü bir gercek ibne bile istemez kendi ciplak heykelini Atatürk bokunuda cikarttiniz Atatürk kac silah yapmis
Atatürk olsaydi asardi CHP 7 ceteyi dar agacinda sizden Masonlar olmaz
Atatürk YPG PKK FETÖ ihtiyaci yoktu Atatürk CHP maf ettiler namussuz heykelden kimseye faydasi yok
Size anlatiyim Tek dudak atasi karar veriyor diyorsunuz iki dudaktada PROJELERI durduma imkaniniz kalkiyor Vatan hainleri ondan hep iki dudak arasi öbür dudaklariniz disgücleri azini dedigini aynisini söylüyorsunuz sonunuz geldi artik caktim artik iki dudak arasi ne demek istiyorsunuz.
Onlarin dudagindaki laflarinizi aynisi si 100 sene Bu ülkeyi disgüclere biraktiniz müslümanlari kovaladiniz.
Atatürk ibneydi Dini escinsel Kabala cocukkani iciyor Atatürk DMT Tozuyla beraber sonra Maskeyi giyiyorlar Masonlar
Simdi bir Osmanli 📲 Atatürk eline tel verse Maymun gibi bakar bir bok anlamaz Atatürk kemalistlerlen maymunlarin caginda kaldi Atatürk barbardi Demokratie degildi kendini Masonlara yardim ettin vatani Satti adalari verdi.
Atatürk altinda disgüclere baglandiniz Darbe cunta hepsi CHP ATATÜRK üzeri kac silah yapmis veyahut Toprak almis Atatürk Osmanli ölmüs Atatürk adalarimizi yunanlara vermis mezarinida aynisi yunan Mazarini yapmis adalari vermis ondan yunalar Istambul karisiyor Niye Atatürkün mezari yunan Mezari herkellerin Parasi Yunanlara Italyaya gidiyor Simdi savasda ne faydasi var Bu sikli götkü ibne Herkellerin coluk cocuklarin önünde ayip ama hep Erdogan hakaret ilestiriyorsunuz alin su yunan mezarini yunanlara versin o topraklar Atatürkün yattigi sizin olsun yikin Atatürk mezarini artik
Erdogan Atatürkten 1000 kere fazla yapti birakin Bu Demokratie laflarini biliyormusuz en cok savas cikartmak kullanilan Lafdir birisini yikmak icin.
Erdogan yalniz degil Erdogan 100 lerce bilim adamlarininlan ikide birde Tek Adam demeyin suna kafama cok atiyor Bunu hep imperial kullaniyor söz hakki olmasi icin projleri durduruyorlar böyle caktim davayi
O zaman Erdogan da gelsin Bu Atatürk kanunu 5816 ondan sonra görün Bu ülke cok cabuk ileri gidecek bakalim azinizi aciyormusunuz siz o zaman Diktatörlüten anliyorsunuz o zaman diktatör olsun Erdogan azinizin payini versin insallah Erdogan Diktatur olur cok sevinirim Ben
Abimin oglu sordu Erdogan iyise kötülüyorlar onlar para aliyor ve disgücleri ve Pkk YPG Fetö destekliyor tanklarin arasindan kaciyorlar güven yok diye sikayet ediyorlar dedim utandim ne bicim nankör insanlarmissiniz sonunuz zaten geliyor 7 cete en büyük zarari veren Atatürk Kemalistler para yapmak icin Atatürk ciplak sikli götlü ibne gösteriyorlar para kazaniyorlar
sonrada bize hakaret diyorlar asil bunlar Atatürke hakaret ediyor Bende böyle Video yaptim
Atatürk bunlari asardi bunlarin böyle olmasin hic istemezdi
CHP Atatürk 100 sene Heykelden yarrak Atatürk götüne yapmislar para kazaniyorlar CHP yunanlarlan beraber bize ne faydasi var Bu sik gibi heykellrin kime faydasi var bende elestiriyim sizi
Atatürk Troja gibi 40 tane ABD üstü kurdular orada Deprem yagmur Tornado 🌪 her boku türkiyede yapiyorlar Harrp deprem Silahi bir de Harrp Gemisi var .
Araba neden Almanya da ucuz burada pahalı
https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=3943838718994929&id=100001065186281&sfnsn=scwspmo
Bize batıyı Modern gösteren ve Osmanlıyı karaliyan CHP Sihniyeti
Bunu onlara söylemek istiyorum Link
https://www.facebook.com/100001065186281/posts/3780614241984045/
Atatürk yargilanacakmis 2023 Size Bu filmdeki Musik Video Clip teki gibi 2023 İstanbul konzser vermeye geliyorum özel Kemalistler için bu video clipdeki gibi dayak atmaya geliyorum Wing Chung yapamaya geliyorum size kemalistler amk sizin Tecavüzcünüz iyi baskasinki ama kötü 30 takla attiniz CHP Tecavüzcü c....o...c...gö.......sk..... partisidir Masonlarin Dini cocukkani ve cocukgö...t,......s...k...let
https://www.facebook.com/100001065186281/posts/3763886513656818/
Bunu ben sade demiyorum bakin Kimler diyor .Link
Arastirdim CHP SEYTAN isaretleri bulunduruyor ve okul degistirmeleri
https://www.facebook.com/100001065186281/posts/3790771150968354/
Anayasa calismasinada Bunu diyorum
https://www.facebook.com/100001065186281/posts/3783360331709436/
Atatürk tarihi tarihcilerden Link burada iyi bakin
https://www.facebook.com/100001065186281/posts/2170448866333932/
Matrix gizemi
https://m.facebook.com/story.php...
Bizi öldürme planları Masonlarin 9 sene önce posten yapmıştım virüsü 2019 geleceğini
https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=3925142504197884&id=100001065186281&sfnsn=scwspmo
https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=2945901168788694&id=100001065186281&sfnsn=scwspmo
Türkiye
Ein Virus namens Hysterie.
Wirkungsvoller als das Coronavirus bekämpfen wir gerade leider die gesamte Weltwirtschaft.
Die Corona-Pandemie wird in die Geschichte eingehen. Aber nicht als die gefährlichste Seuche der Menschheit. Da gab es viel schlimmere – von der Pest bis zur Spanischen Grippe. Corona ist historisch so einmalig, weil wir die verheerendsten Folgen womöglich gar nicht dem Virus verdanken, sondern den politischen Antworten darauf.
Nie zuvor brach die Weltwirtschaft aufgrund des allerorten verhängten Shutdowns derart tief und – so ist zu fürchten – lang anhaltend ein wie jetzt. Die WTO rechnet bereits mit einem Welthandelsminus von rund einem Drittel! Allein in den USA haben in nur vier Wochen 22 Millionen Menschen ihren Job verloren. Nie zuvor wurden in der Folge derart gigantische Finanzhilfen beschlossen im Werte vieler Billionen von Dollar, Euro und Yen.
Das wiederum bedeutet Staatsschulden, die weit in die nächste Generation hinein beglichen werden müssen. Trotzdem wirft die deutsche Kanzlerin manchen besorgten Ministerpräsidenten, die endlich Lockerungen fordern, nun „Öffnungsdiskussions-Orgien“ vor. How dare you, Frau Merkel?
Weniger das Virus, sondern vor allem die Reaktionen darauf zerstören gerade Firmen, Jobs und Existenzen, also Leben. Corona hat es geschafft, dass der gesamten Weltwirtschaft der Stecker gezogen wurde angesichts einer Krankheit, die wir noch nicht mal verstanden haben: Wie wirkt Sars-CoV-2? Wie viele Infizierte gibt es wirklich? Wie hoch ist also die Sterberate überhaupt? Auf all diese wichtigen Fragen haben wir noch keine validen Antworten.
Trotzdem regiert vermeintlich „alternativloser“ Aktionismus, der nicht dadurch besser wird, dass die Virologen sich fortwährend gegenseitig widersprechen und Politiker in der Folge Panik und Hysterie schüren: Noch Ende März orakelte Gesundheitsminister Jens Spahn über eine „Ruhe vor dem Sturm“. Und Tierarzt Lothar Wieler, Chef des Robert Koch-Instituts, sah „italienische Verhältnisse“ herannahen.
Nichts davon trat ein, was zwei Gründe haben kann: Die Drohungen zeigten Wirkung, unser verändertes Verhalten dämmte die Pandemie ein. Oder das Virus ist schlicht nicht so gefährlich, wie wir aufgrund des medialen Dauerfeuers und schnappatmender Politik mutmaßen.
Tierarzt Wieler begründet den Shutdown gern damit, dass der Großteil der Bevölkerung längst noch nicht immun sei. Wie aber will er das erreichen, wenn er andererseits immer warnt, dass die Reproduktionsrate (R) des Virus nicht über eins liegen dürfe, dass also jeder Infizierte immer noch mehr als einen weiteren Menschen ansteckt?
Wollen wir nun die viel beschworene Herdenimmunität erreichen oder möglichst viele vom Virus fernhalten? Seit Ende vergangener Woche ist zwar klar, dass R bei 0,7 liegt, für Wieler ist aber selbst das kein Anlass, über Lockerungen des Stillstands nachzudenken, der die Wirtschaft zerstört und unsere Gesellschaft paralysiert.
Corona sei eine Grippe, mit der wir zu leben lernen müssten, werben Michael Schulte-Markwort und Klaus Püschel, Professoren am Hamburger Universitätsklinikum Eppendorf, für mehr Pragmatismus. Püschel hat als Rechtsmediziner etliche Corona-Todesopfer untersucht. Sein Fazit: Ausnahmslos alle litten an schweren Vorerkrankungen, denen sie – „auch wenn das hart klingt“ – im Laufe des Jahres eh zum Opfer gefallen wären. Die Zahlen würden die Angst vor Corona schlicht nicht rechtfertigen.
Apropos Fakten: 2017/18 starben in Deutschland über 25.000 Menschen an normaler Grippe, ohne dass die Republik sich damals Stillstand verordnet hätte. Covid-19 erlagen bislang hierzulande 4.600 Menschen, weltweit sind es 165.000 Tote. Das ist viel, sicher. Aber jedes Jahr kommen weltweit noch Millionen Menschen bei Verkehrsunfällen ums Leben, 1,3 Millionen starben allein 2016 an Tuberkulose. Leben ist lebensgefährlich.
86 Prozent der bisherigen Covid-Todesfälle in Deutschland waren über 70 Jahre alt. Nur drei Prozent der überhaupt nachweisbar Erkrankten waren Kinder und Jugendliche unter 15. Trotzdem reagieren viele Eltern mittlerweile selbst auf vorsichtige Schulöffnungs-Vorschläge, als wolle man ihre Kinder auf dem Scheiterhaufen des Großkapitals opfern.
Natürlich müssen Risikogruppen geschützt werden (sofern die das überhaupt wünschen; es gibt ja auch Senioren, die lieber eine Ansteckung riskieren, als nicht mehr bei ihren Familien sein zu dürfen). Es muss ein sorgfältig orchestriertes System der Intensivmedizin geben, viel mehr Schnelltests und eine flächendeckende Versorgung mit Schutzmasken.
Stattdessen regiert vielerorts Chaos und Kompetenz-Wirrwarr: In Bayern wird nun die Maskenpflicht eingeführt, Wirtschaftsminister Peter Altmaier will plötzlich Milliarden Masken ordern, die seine „Fachleute“ vor Kurzem noch für nutzlos hielten.
Was denn nun? Wirtschaft ist nicht alles, aber ohne Wirtschaft ist alles nichts. Für Abrechnungen ist es noch zu früh. Doch die werden sehr schmerzhaft ausfallen. Und was tun wir, wenn in ein paar Jahren ein viel gefährlicheres Virus auftaucht? Hoffentlich sagen unsere Kinder dann nicht: „2020 war das Jahr, in dem unsere Eltern in einer selbst inszenierten Massenpanik unsere Zukunft zerstört haben.“
Mehr: Für die Wirtschaft ist die behutsame Öffnung lebenswichtig. Doch die Regierung muss schnell weitere Antworten liefern – und Sicherheit gewährleisten.
Thomas Tuma, aus dem Handelsblatt
ps. Das Bild ist aus dem Computerspiel Mound & Blade von türkischen Entwicklern. Den wollte ich schon lange hier verwenden, auch wenns nicht grad zu Corona passt..... :)
Warum „Erdogan“?
Um das Phänomen Erdogan verstehen zu können, muss man die Geschichte der Türkei der letzten 100 Jahre Revue passieren lassen.
Der türkische Staatspräsident Recep Tayyip Erdogan ist nicht nur ein gewählter Politiker, er ist zugleich auch der geistige Anführer einer Revolution, die vergleichbar zur Französischen Revolution 1789 mit dem Sturm auf die Bastille, die Mehrheit der Menschen in der Türkei aus ihrer Gefangenschaft des Systems befreite.
Bevor Tayyip Erdogan an die Macht kam, gab es eine Mixtur aus Oligarchie, Stratokratie und Xenokratie. Das heißt, eine kleine Minderheit der korrupten Klasse hat mit politischer Unterstützung aus dem Ausland und mit militärischer Unterstützung der türkischen Streitkräfte das Land 70 Jahre ausgebeutet.
Elementare Bestandteile der demokratischen Grundordnung waren ungenügend vorhanden. Menschenrechte, Pressefreiheit, Religionsfreiheit und Rechtsstaatlichkeit wie wir es aus Deutschland kennen, waren nur für die sogenannten Eliten vorenthalten. Die Menschen wurden wie Bürger 2. Klasse behandelt und auch der Zugang zur höheren Bildung war nur wenigen Personen vorenthalten. Eine medizinische Grundversorgung gab es nur für die Gutbetuchten. Kranke Bürger, die nicht die finanziellen Möglichkeiten hatten, wurden in den Krankenhäusern nicht behandelt.
Die Religion wurde aus dem öffentlichen Leben verbannt. Der türkische Staat war wirtschaftlich und geistig insolvent. Die Quintessenz: Die Türkei war ein Entwicklungsland mit einem Bruttoinlandsprodukt von 2.500 USD pro Person.
Heute liegt das BIP mit dem gestiegenen Wohlstand bei 11.000 USD, es gibt eine kostenlose medizinische Grundversorgung, es gibt mittlerweile in jedem der 81 Provinzstädte mindestens eine Universität, eine 8-jährige Schulpflicht wurde eingeführt und alle anfallenden Kosten der Schulen werden nun vom Staat getragen.
Die Religionsfreiheit wurde wiederhergestellt, das Militär untersteht jetzt der Zivilregierung, die Rechtsstaatlichkeit hat an Bedeutung zugewonnen. Es gibt in der Türkei mittlerweile soziale Hilfsprogramme für wirtschaftliche und sozial schwache Bürger, daher ist die Armutsrate in den letzten Jahren von über 16% auf unter 5% gefallen.
Die Minderheiten haben allumfassende Rechte in ihrer Geschichte bekommen. Die Kurden z.B. haben ihre kulturelle Autonomie wiedererhalten, kurdische Sprache, Musik, Literatur, Fernsehen und Feierlichkeiten wurden wieder in der Öffentlichkeit erlaubt.
Die Kirchen und Synagogen wurden und werden weiterhin auf Kosten des türkischen Staates restauriert. Die Alewiten können angstfrei ihre Religion ausleben. Das Bewusstsein für die türkische Geschichte und die türkische Kultur wurde gestärkt.
Kurzum: Recep Tayyip Erdogan hat den Menschen ihre Würde, ihre persönliche Freiheit, ihre Religion, ihren Stolz und ihre Unabhängigkeit wiedergegeben.
Recep Tayyip Erdogan hat die Bürger mit dem Staat wiedervereinigt. Das ist ungefähr so vergleichbar, wie die deutsche Wiedervereinigung.
Für viele Menschen ist er der Retter und Modernisierer der Türkei.
Warum Erdogan viel Sympathie von den Auslandstürken genießt.
Um den Gefühlszustand der türkischen Staatsbürger in Deutschland und der türkischstämmigen Deutschen plakativ veranschaulichen zu können, möchte ich folgende Beschreibung zur Hilfe nehmen:
In Deutschland regiert unsere Bundeskanzlerin Frau Merkel, daher ist Deutschland mein Mutterland. In der Türkei regiert der türkische Präsident Herr Erdogan, daher ist die Türkei beim Vaterland. Nur leben beide Elternteile in unterschiedlichen Welten.
Natürlich würde ich mir wünschen, dass wir den hohen Lebensstandard in Deutschland auch in der Türkei erreichen. Nur haben wir unterschiedliche Voraussetzungen und Gegebenheiten in den jeweiligen Ländern. Wir sind in Deutschland umgeben von freundschaftlich gesinnten Nachbarn, sind eingebettet in der EU, sind die 4 größte Wirtschaft Nation der Welt, haben ein hohes Bildungsniveau und werden nicht seit Jahrzehnten vom Terrorismus heimgesucht.
Die Türkei ist umgeben von instabilen Nachbarn, die entweder sich im Kriegszustand befinden oder wirtschaftlich am Tropf oder EU hängen, die Türkei ist die 17 größte Wirtschaft Nation der Welt und führt seit Jahrzehnten einen Krieg gegen die PKK und neuerdings gegen den Terroristischen Staat (IS) sowie gegen Putschisten.
In dieser postputschtraumatischen und instabilen Lage kann man nicht von gleichen Grundvoraussetzungen ausgehen und für beide Staaten die gleichen Regierungssysteme verlangen. Ferner pflegen die türkischen Oppositionsparteien keine konstruktive Politik und betreiben fast ausschließlich Fundamentalopposition. Während seiner Amtszeit als Außenminister dürfte Hans-Dietrich Genscher 14 verschiedene Außenminister in der Türkei kennenlernen. Das verdeutlicht vielleicht die gravierenden Unterschiede zwischen diesen beiden Ländern.
Die Türkei benötigt einen starken Führer, damit das Land nicht auseinanderfällt und subversive Putschisten und extreme Gruppierungen nicht das Land in ein Chaos führen.
Das was für mein Mutterland gut ist, muss nicht automatisch auch für mein Vaterland gut sein und umgekehrt.
Ich fühle mich in beiden Ländern sehr wohl. Beide Länder haben Vorteile und Nachteile. Wir sollten aber nicht Nachsicht walten lassen, bei der Beurteilung über das andere Land, wenn einem die dafür notwendige Wissensbasis fehlt.
Ferner darf man die Hetzkampagnen der deutschen Leitmedien gegen die Türkei, gegen den türkischen Staatspräsidenten und gegen die in Deutschland lebenden türkischstämmigen Bürger nicht verharmlosen. Es grenzt zeitweise an geistiger Körperverletzung.
Des Weiteren möchte ich auf noch auf einen wichtigen Punkt hinweisen. Falls der türkische Staatspräsident die Türkei als Diktator hätte regieren wollen, hätte er damals kein Referendum anberaumt, hätte alle Macht in der Türkei an sich gerissen und die Demokratie abgeschafft. Diese Verschwörung gegen den türkischen Staatspräsidenten hilft uns nicht weiter. Daher sind solche Titulierungen fehl am Platz und sorgen sicherlich nicht für Entspannung in der Deutsch-Türkischen Beziehung.
Leider besteht auch eine Korrelation in der Hassterminologie zwischen den deutschen Propagandamedien, den gesteuerten Politikern und dem türkischen Staatspräsidenten.
Warum die Propaganda der deutschen Politiker?
Spätestens seit dem Fall unseres ehemaligen Staatspräsidenten Christian Wulf wissen wir um die Hebelwirkung der 4. Macht in Deutschland. Daher fällt es deutschen Politikern sehr schwer sich gegen diese Dominanz zu wehren und springen auch auf den Türkei Bashing Zug auf, um die eigene Karriere nicht zu gefährden. Verzweifelt sucht man nach Machtpolitikern, die Rückgrat zeigen und sich für die Wahrheit und die Völkerverständigung einsetzen.
Man darf natürlich diese Teflonbauchtänzer, besser bekannt als Politiker, aber auch nicht vorverurteilen. Es ist leicht, sich als Populist zu präsentieren und die Gesellschaft in Deutschland zu spalten, als sich als Patriot für die Belange der deutschen Bevölkerung einzusetzen.
Die Bürger erwarten Antworten auf Fragen, die unser Land tangieren. Es ist eine Schande, dass wir als ein sehr wohlhabendes Land unsere Rentner zur Tafel schicken müssen oder wir zusehen, wir Rentner, die dieses Land aufgebaut haben, Pfandflaschen sammeln müssen, um ihren Lebensabend zu gestalten. In der Leiharbeitsbranche können die Mitarbeiter nicht ihre Familien ernähren und müssen regelmäßig zum Aufstocken die Behörden um Unterstützung anbetteln. Obdachlose leben seit Jahren hilfsbedürftig auf der Straße und bekommen zurzeit Gesellschaft von herumvagabundieren Clans aus anderen EU-Staaten. Dementsprechend sieht aus das Bild der Straßen in den Großstädten aus.
Die Alleinerziehenden Elternteile kämpfen jeden Monat, um über die Runden zu kommen. 20% der in Deutschland lebenden Frauen werden mindest. 1x im Leben Opfer sexueller Gewalt. Wo ist der Aufschrei unserer Politiker? Wir haben eine massive Wohnungsnot in den Ballungsräumen, wo sind die Lösungsvorschläge? Die Kinderarmut, die Drogenkriminalität und der Menschenhandel werden nur halbherzig bekämpft. In einer Zeit wo unsere Geheimdienste wie z.B. „NSA“ alle Telekommunikationsdaten erfasst und damit jeden Tag meiner Bürgerrechte verletzt, aber bei der Bekämpfung der Drogenkriminalität sich vornehm zurückhält und damit unsere Kinder und unsere Gesellschaft geistig kontaminiert.
In der Bildungspolitik, die unsere Zukunft sichern sollte, werden emotionale Vernachlässigungen den Wirtschaft Standort Deutschland massiv schaden. Manchmal bekommt man den Eindruck es steckt System dahinter. Der Euro steckt seit fast einem Jahrzehnt in der Krise, die uns unsere Politiker eingebrockt haben, mit handwerklichen Fehlern bei der Einführung des Euros.
Es ist die Pflicht unserer Politiker, sich in erster Linie für die Probleme der deutschen Bevölkerung einzusetzen, keine Nebenkriegsschauplätze zu eröffnen und sich nicht als armselige Populisten zu gerieren. Aber ein Teil unsere geistig unterbelichteten Politiker vermitteln den Eindruck, dass die Anwesenheit eines ausländischen Politikers die nationale Sicherheit gefährde.
Ich glaube, dass die Menschen in Deutschland andere Sorgen und Nöte haben als was die Medien und die Politiker uns vorgaukeln. Genau das führt aber zur Politik Verdrossenheit und zu gesellschaftlichen Verwerfungen. Unsere Politiker rennen mit populistischen Sprüchen dem Zeitgeist hinterher. Ich würde mir wünschen, dass die Politiker ihre Vorbildfunktion wahrnehmen, wie seinerzeit Willy Brandt.
Wir leben in Deutschland und in der Türkei zwar gemeinsam auf der Erde aber in 2 unterschiedlichen Welten. Wie bereits ausgeführt, stelle ich fest, dass es eine Lebenswelt gibt in der Türkei, die von den Mainstream Medien in Deutschland weitgehend ignoriert werden.
Es wird von den deutschen Leitmedien ein Bild über die Türkei projiziert, wo die Türkei täglich in einem sehr schlechten Bild dargestellt wird, was aber mit der Realität nicht übereinstimmt. Es wird den Bürgern in Deutschland suggeriert, dass es keine Pressefreiheit gibt, keine Meinungsfreiheit und sonst keine Bürgerrechte gibt.
Fakt ist, dass die Türkei genauso eigene emotionale und spezifische Befindlichkeiten hegt wie in Deutschland. Die Meinungsfreiheit und die Pressefreiheit hört in Deutschland zurecht da auf, wo es zur Geschichtsverklitterung des 3. Reiches kommt. In der Türkei hört die Meinungs- und Pressefreiheit zurecht da auf, wo Terrorismus propagiert oder aktiv unterstützt wird.
Das türkische Volk ist nach nunmehr 35 Jahren Kriegsmüde und wünscht sich sehnlichst ein Ende aller kriegerischen Handlungen in der Türkei und in ihren Nachbarländern. Es wäre wünschenswert gewesen, wenn wir aus Deutschland bei der Erfüllung des Wunsches unseren Beitrag hätten leisten könnten.
Schon bei der Frage wer, hinter dem Putschversuch steckt, können wir keine Einigung erzielen. Mittlerweile gibt es tausende von Beweisen, dass die FETÖ hinter dem Putsch steht. Außerdem haben über 80 Staaten, darunter Russland, Iran und viele andere Staaten die FETÖ zu Hauptbeschuldigen des Putsches erklärt und sie als Terror Organisation eingestuft. Anders die deutschen Leitmedien, die im Zeitalter des Postfaktischen, die FETÖ von jeglicher Schuld freispricht und die westeuropäischen Staaten den geflohenen Putschisten Unterschlupf gewähren.
Selbst der ehemalige US Botschafter Herr James Jeffrey hat in einem Interview mit der „Zeit“ offen zugegeben, dass die FETÖ hinter dem Putsch steckt.
Es ist Verwunderlich, dass die deutschen Medien bis dato keinen Versuch unternommen haben, den Tausenden von Beweisen nachzugehen und bei der Aufklärung der Schuldfrage des Putschversuches Licht ins Dunkele zu bringen. Anscheinend ist es politisch nicht gewollt.
Manchmal passt die Wahrheit einfach nicht zur aktuellen politischen Agenda.
M. Teyfik Oezcan
Freier Journalist
Im April 2017
ZİYAAAAAAAA !
Hangi köy enstitülerinden bahsediyorsun ?
Türk Bayrağını indirip, Rus Bayrağı çekenlerden mi "Ben ancak Stalin için ölürum" diyen öğrencilerden mi, birbirini gıdıklayan öğretmenlerden mi, yoksa öğretmenlerinden hamile kalan kızlardan mı, ZİYAAA !
Hangi köy enstitülerinden bahsediyorsun ?
Köylülere "Allah yoktur!" diye telkini yapan öğretmenler yüzünden çıkan olaylardan mı, bir sürü kişinin namusunu kirlettiği, 14 yaşındaki hamile Süreyya Kalabalık'tan mı,müstehcen şiirlerle kirletilen masum zihinlerden mi ZİYAAA !
Hangi Köy Enstitülerinden Bahsediyorsun ?
Adana Köy Enstitüsünde Tonguç Baba şerefine verilen şaraplı ziyafette sofraya sakilik yaptırılan sabi köylü kızlardan mı, yoksa Karaoğlan Köy Enstitüsü başta olmak üzere komünist propaganda merkezi haline gelen enstitülerden mi ZİYAAA !
CHP Genel Sekreteri Nafi Kansu'nun torpiliyle, komünist propagandadan Ankara Üni. rektorlüğünden atılan Şevket Atuf Kansu'nun bacanağı ve Türk bile olmadığı halde İlköğretim Gnl.Müdürü yapılan Tonguç Baba diye bir Romanyalının kurduğu fuhuş yuvası köy enstitülerinden mi ZİYAA !
K.Karabekir'in incelemesinden sonra "beni aldattınız diye bağiran İnönü'nün Hasan Ali Yücel ve Tonguç denilen Romanyalıyı huzurundan kovup görevden aldığı ve Tonguç'u el işi öğretmeni yaptığı, Hasan Ali'nin yerine de Reşat Şemsettin Sırer'i getirdiği Enstitüler mi ZİYAAA !Zır Cahil ZİYAAA !
#uygurlar,Türkiye’dir Flagge der Türkei
@tcbestepe
@ikalin1
@MevlutCavusoglu
@realDonaldTrump
#EastTurkistan
#SaveUyghurs
#VetoChinaUN
#StarvationInCamps
#BoycottMadeinChina
#MadeinCCPvirus
#ChinaLiedPeopleDied
#CCPBioterrorist
#concentrationcamps
#genocide
#5GKILLS
#America #Turkey
Behlül Metin
BAŞÖRTÜLÜ KADINLAR IRKÇI BEYAZ TÜRKLERİN
BAŞÖRTÜ DÜŞMANLIĞINDAN DOLAYI ARTIK SOKAĞA
MARKETE, PAZARA GİTMEYE KORKAR OLDULAR.
BAŞÖRTÜLÜ OLDUKLARI İÇİN BEYAZ TÜRKLERİN
ARTIK HER GÜN BİR SALDIRI HABERİNİ DUYUYORUZ
İNSANLAR ARASINDA GİYİM YÜZÜNDEN AYRIMCILIK YAPAN FAŞİST ZİHNİYET 20 SENE SONRA İŞ BAŞINDA.
BUNDAN 20 SENE EVVEL OKUL KAPILARINA DİKİLİP
KENDİ REJİMLERİNİN İSTEDİĞİ BEYAZ TÜRK OLMAYANA
KAN KUSTURAN ZİHNİYET ŞİMDİ ANKARA'DA HORTLADI
Adana'da tesettürlü kadınlara alçak saldırının görüntüleri ortaya çıktı!
ADANA'da, yolda karşılaştığı başörtülü 2 genç kıza hakaret edip, fiziki müdahalede bulunduğu iddia edilen kadın hakkında şikayet üzerine savcılık tarafından soruşturma başlatıldı.
Adana'da saldırıya uğrayan tesettürlü kadınlar konuştu
Olay, merkez Seyhan ilçesi Mavi Bulvar üzerinde 27 Mart'ta saat 17.30 sıralarında meydana geldi. Tekel bayisinden sigara alıp çıkan bir kadın, yürürken karşısına çıkan başörtülü Yaren D. ve Caziye Ö.'ye iddiaya göre önce hakaret etti, ardından da fiziki müdahalede bulundu. Yaşananlar, caddedeki bir işyerinin güvenlik kamerasına da yansırken, saldırıya uğradığını söyleyen genç kızlardan Yaren D., hastaneye giderek darp raporu aldı. Henüz kimliği saptanamayan kadının yüzlerindeki peçeyi açmaya çalıştığını ileri süren 2 genç kızın şikayeti üzerine, 'kasten yaralama' ve 'hakaret' iddiasıyla savcılık tarafından soruşturma başlatıldı.
"YÜZÜMÜ ÇİZDİ"
İfade veren kızlardan Yaren D., kaldırımdan geçen kadının önce kendilerine hakaret ettiğini, ardından da yüzündeki peçeyi açmaya çalışıp, elini, yüzünü çizdiğini ileri sürdü. Yaren D. ifadesinde, "Sarışın 35-40 yaşlarında renkli gözlü bir kadın, bize hitaben '......' diye bağırdı. Arkadaşım 'Pardon bir şey mi dediniz?' diye sordu. Kadın hakaretlerini sürdürdü. Daha sonra kadın, üzerime yürüdü. Peçemi açıp elimi, yüzümü çizdi. Daha sonra kadını uzaklaştırdılar. Kadına 'Polisi arıyorum' dediğimde, 'Ara ara' dedi. Sonra olay yerinden nereye gittiğini bilmiyorum" dedi.
"BURADA YAŞAYAMAZSINIZ"
Caziye Ö. de ifadesinde benzer iddialarda bulundu. Caziye Ö., "Kadına 'Bu örtü Allah'ın emri' dedim. Daha sonra kadın Yaren'in peçesine saldırdı ve yüzünü çizdi. 'Burası Türkiye Cumhuriyeti burada yaşayamazsınız' dedi" diye konuştu.
İddialarla ilgili soruşturma başlatılırken, genç kızlara saldıran kadının kimliğinin saptanarak, ifad
11
Thread
Neue Tweets ansehen
Unterhaltung
HochspannungszeichenHochspannungszeichen HAK DAVA HochspannungszeichenHochspannungszeichen
@DOB571
Flood
Türkiye'de okula giden her çocuk, M.Kemal'in pembe boyalı bir evde doğduğunu, küçükken kargaları kovaladığını bilir. Hatta "birdirbir" oynarken "ben eğilmem" diyerek oyunbozanlık yaptığını da sempatiyle öğrendik. Ancak M.Kemal Paşanın muaazam +++
#AtatürkÖldü5816Gereksiz
Tweet übersetzen
8:27 nachm. · 14. Apr. 2020·Twitter Web App
28
Retweets
61
„Gefällt mir“-Angaben
HochspannungszeichenHochspannungszeichen HAK DAVA HochspannungszeichenHochspannungszeichen
@DOB571
·
16 Std.
Antwort an
@DOB571
+bir servet sahibi olduğunu ve bunun nerden geldiğini Çoğu kimse bilmez veya bilmek istemez. Vasiyetinde taşınır ve taşınmaz mallarını CHP'ye bırakan M.Kemalin serveti göz kamaştırıyor. TR'de devlet adamların mal varlıkları her zaman sorgulanmıs olsa da+
#AtatürkÖldü5816Gereksiz
HochspannungszeichenHochspannungszeichen HAK DAVA HochspannungszeichenHochspannungszeichen
@DOB571
·
16 Std.
++ M. Kemal'in mal varlığının dile düşmemesi için bundan muaf tutulmuştu. Ancak yine de gizli kalmasına engel olunamadı.
1938 yılında sağlığı iyice bozulan M.Kemal, 5 Eylül'de mutemedi ve Çankaya Köşkü Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'ı yanına çağırtarak,
#AtatürkÖldü5816Gereksiz
HochspannungszeichenHochspannungszeichen HAK DAVA HochspannungszeichenHochspannungszeichen
@DOB571
·
16 Std.
++mal varlığını tespit etmesini istedi. Soyak'ın hazırladığı liste oldukça uzundu. Buyrun:
1) 582 dönüm çeşitli meyve bahçeleri
2) Çeşitlerde 650 bin fidan
3) 400 dönüm Amerikan Asma Fidanlığı. Burada 560 bin kök bağ çubuğu
4) 220 dönüm bağ. Burada 88 bin adet bağ çubuğu var
HochspannungszeichenHochspannungszeichen HAK DAVA HochspannungszeichenHochspannungszeichen
@DOB571
·
16 Std.
5) 370 dönüm çeşitli sebze yetiştirmeye elverişli bahçe.
6) 220 dönüm 6 bin 600 ağaçlı zeytinlik
7) 27 dönüm 1.654(bin altı yüz elli dört) ağaçlı portakallık.
8)15 dönüm kuşkonmazlık
9) 100 dönüm park ve bahçe
10) 2 bin 650 dönüm çayır ve yoncalık
HochspannungszeichenHochspannungszeichen HAK DAVA HochspannungszeichenHochspannungszeichen
@DOB571
·
16 Std.
11) 1.450 (bin dört yüz elli) dönüm yeni tesis edilmiş orman.
12) 148 bin dönüm ziraata elverişli arazi ve meralar.
13) 45 adet büyük ve küçük idare binası ve ikametgâh, bütün mefruşat ve demirbaşları ile beraber.
14) 7 adet 15 bin baş koyunluk ağıl
HochspannungszeichenHochspannungszeichen HAK DAVA HochspannungszeichenHochspannungszeichen
@DOB571
·
16 Std.
15) 6 adet Aydos ve Toros yaylalarında tesis edilen mandıralar.
16) 8 adet at ve sığırlara mahsus ahır.
17) 7 adet umumi ambar
18) 4 adet hangar ve sundurma
19) 4 adet lokanta, gazino, ve eğlence yerleri, lunapark.
20) 2 adet çeşitli imalat yapan fırın.
HochspannungszeichenHochspannungszeichen HAK DAVA HochspannungszeichenHochspannungszeichen
@DOB571
·
16 Std.
21) 2 adet, çiçek ve süsleme nebatı yetiştirmeğe mahsus yer.
(Toplam Bina 51 adet)
22) BİRA FABRİKASI :
(Yılda 7 bin hektolitre üretme kapasitesine sahip.)
23) MALT FABRİKASI :
24) BUZ FABRİKASI; (Günde dört bin ton buz üretme kapasitesine sahip)
25) SODA ve GAZOZ FABRİKASI
HochspannungszeichenHochspannungszeichen HAK DAVA HochspannungszeichenHochspannungszeichen
@DOB571
·
16 Std.
(Günde 3 bin şişe soda ve gazoz üretebilecek kapasitede.)
26) DERİ FABRİKASI :
27) ZİRAAT ALETLERİ ve DEMİR FABRİKASI :
28) SÜT FABRİKALARI ;
Biri Ankara diğeri ise Yalova'da olan bu iki fabrika günde 30 bin litre süt ve bir ton tereyağı üretme kapasitesinde.
HochspannungszeichenHochspannungszeichen HAK DAVA HochspannungszeichenHochspannungszeichen
@DOB571
·
16 Std.
29) İKİ YOĞURT İMALATHANESİ;
30) ŞARAP İMALATHANESİ:
Yılda 80 bin litre şarap üretme kapasitesine sahip.
31) DEĞİRMEN
32) İstanbul'daki bir çelik fabrikasının yüzde kırk hissesi.
34) Biri Ankara'da, diğeri Yalova'da kurulu iki tavuk çiftliği
HochspannungszeichenHochspannungszeichen HAK DAVA HochspannungszeichenHochspannungszeichen
@DOB571
·
16 Std.
35) Yalova'da ki Çiftliklerde İKİ HUSUSİ İSKELE ve LİMAN TESİSATI
36) ÜÇÜ ANKARA'DA ve İKİSİ İstanbul'da ‚'BEŞ SATIŞ MAĞAZASI' nın bütün tesisat ve demirbaşları.
37) ORMAN ÇİFTLİĞİNDE;
Hususi sulama tesisatı, kanalizasyon,Telefon tesisatı,elektrik tesisatı, küçük beton köprüler
HochspannungszeichenHochspannungszeichen HAK DAVA HochspannungszeichenHochspannungszeichen
@DOB571
·
16 Std.
hususi yollar, içme su tevziatı şebekesi.
38) YALOVA ÇİFTLİĞİNDE ;
Hususi Su tesisatı, telefon tesisatı, elektrik tesisatı, küçük beton köprüler ve yollar.
39) SİLİFKE TEKİR ÇİFLİĞİNDE; hususi sulama tesisatı, beton köprüler.
40)Orman Çiftliğinde kurulu ÇİFTLİK MÜZESİ ve ufak
İlk Büyük Muhafazakar Kongresi" 7 Mayıs 2011 tarihinde Berlin'de
CAF sözcüsü Ali Yıldız'ın konuşması
Almanya, bizim için, özgürlük ülkesi ve Aleviliğin yeniden doğuşu yeridir!
CDU'nun Hıristiyan-Alevi Dostları Çevresi adına "Birinci Büyük Muhafazakar Kongre"ye davet ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Sizi almanya'daki dostlarımızve Alevi topluluğumuzla, tarihlerini ve inançlarını kısaca tanıtmak benim için büyük bir zevktir. Aleviler nedir? Ve neden İslam'ın bir mezhebi olarak değil, bağımsız bir din olarak anlaşılmalıdır? İslam'ın aksine, Alevilik kısaca şöyle tasvir edilebilir: Alevilik her şeyden önce bir kitap dini değildir. Temel, temel düşünceler, özellikle "Semah" ayini sırasında, yani Alevi toplumunun dua için buluşması sırasında ki inançlar, ağıtlar ve öyküler yoluyla sözlü olarak aktarılır. Alevi kadın ve erkekler eşit şartlardadır. Ruhani ayinler kadın ve erkekle birlikte kutlanır. Belirli bir giyim düzenlemesi yoktur, yani Alevi inancı baş veya vücut kaplamaları reçete etmez. Alevi inancı da dogma bilmez. Günde beş vakit namaz kılınmaz, Aleviler mekke'ye hacca giderler. Şeriat inanç doktrininin bir parçası değildir. Kesinlikle reddedildi. Böylece Aleviler de üç temel buyruğu ile gelir: ellerinize dikkat edin, dilinize dikkat edin ve kasıklarınıza dikkat edin. Alevilerin Tanrı anlayışı, Hıristiyanlığa İslam'dan ya da Yahudilikten daha yakındır. Alevi öğretisinin kökeni Anadolu'nun kalbine kadar gelmiştir. Osmanlı hakimiyeti altında Alevilik gizlice uygulanıyordu, çünkü Aleviler kafirler ve kafirler olarak ezildiler ve zulme uğradılar. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla bu durum değişmedi. Bunun yerine, Bizi Almanya'ya kadar takip eden Türkiye'nin sistematik bir asimilasyon ve yakalama politikası bizi tehdit ediyor. Alevilerin, Türkiye'nin menşe ülkesinin aksine, Alevilik Almanya'da CDU önderliğindeki hemen hemen tüm federal devletlerde dini bir cemaat olarak kabul edilmiş ve tealevi dini eğitimi getirilmiştir. Bu nedenle Almanya'nın Türkiye'de ve dünyada Alevilik üzerinde geniş kapsamlı etkileri olan Aleviliğin doğduğu yer olduğu da söylenebilir. Alman toplumunda, sadece Türklerin ve Müslümanların Türkiye'den gelen misafir işçilerle değil, Hıristiyanlarla almanyaya göç ettiği ne de
İlk Büyük Muhafazakar Kongre ”7 Mayıs 2011 tarihinde Berlin'de
CAF sözcüsü Ali Yıldız'ın konuşması
Bizim için Almanya özgürlük ülkesi ve Aleviliğin yeniden doğuşu için bir yer!
"İlk Büyük Muhafazakar Kongre" ye davet için CDU'nun Hıristiyan-Alevi Dostlar Çemberi adına size teşekkür etmek istiyorum.Sizi Almanya'daki Alevi topluluğuna, tarihlerine ve inanç ilkelerine kısaca tanıtmak benim için büyük bir zevk. Aleviler nedir ve neden İslam'ın bir mezhebi olarak değil, bağımsız bir din olarak anlaşılmalılar? İslam'ın aksine, Alevilik kısaca şu şekilde tanımlanabilir: Alevilik her şeyden önce bir kitap dini değildir. Sözlü "Semah", yani Alevit cemaatinin namaz için toplanması sırasında özellikle inançlar, ağıtlar ve hikayeler aracılığıyla sözlü olarak aktarılır Alevi öğretimine göre, Tanrı'nın tüm bilgileri tek bir kitapta özetlenemez Alevit kadınlara ve erkeklere eşit muamele edilir. Ayinler, erkekler ve kadınlar ile birlikte yapılır. Özel bir giysi düzenlemesi yoktur, yani Alevi inancı kafa veya vücut kaplamalarını reçete etmez. Alevi inancının dogmaları da yoktur. Günde beş kez namaz kılmamakta, Aleviler de Mekke'ye hacca gitmemektedir. Şeriat doktrinin bir parçası değildir. Kesinlikle reddedildi. Aleviler üç temel emirle böyle davranırlar: ellerini izle, dilini izle ve bellerini izle Tanrı'nın Alevi anlayışı, Hristiyanlığın İslam veya Yahudilik anlayışından daha yakındır. Alevi öğretiminin kökenleri Anadolu kalbinden gelmektedir. Osmanlı yönetimi altında, Alevi sapkınlarına ve kâfirlere zulmedildiği ve zulmedildiği için Alevilik gizlice uygulandı. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla bu durum değişmedi, Alevilik bugüne kadar bağımsız bir din olarak kabul edilmedi, bunun yerine Türkiye'nin bizi Almanya'ya kadar takip eden sistematik bir asimilasyon ve tahsis politikası ile tehdit ediliyoruz. Alevilerin menşe ülkesinin aksine, Almanya'daki Alevilik hemen hemen tüm CDU liderliğindeki eyaletlerde dini bir topluluk olarak kabul edilmektedir ve dini din dersleri tanıtılmıştır ve bu nedenle Almanya'nın Türkiye'de ve dünyada Alevilik üzerinde geniş kapsamlı etkileri olan Aleviliğin doğum yeri olduğu söylenebilir. Alman toplumunda, sadece Türklerin ve Müslümanların Türkiye'den gelen konuk işçilerle değil, aynı zamanda Hıristiyanlar, ör.
Erster Großer Konservativen Kongress“ am 7. Mai 2011 in Berlin
Redebeitrag von Ali Yildiz, Sprecher des CAF
Deutschland, das ist für uns das Land der Freiheit und Stätte der Wiedergeburt desAlevitentums!
Anrede,im Namen des Christlich-Alevitischen Freundeskreises der CDU danke ich Ihnen sehr herzlichfür die Einladung zum „Ersten Großen Konservativen Kongress" . Es ist mir eine großeFreude, Ihnen unseren Freundeskreis und die alevitische Gemeinschaft in Deutschland, ihreGeschichte und Glaubensgrundsätze, kurz vorstellen zu dürfen.Was sind Aleviten? Und warum sind sie nicht als eine Konfession des Islam zu verstehen,sondern als eine eigenständige Religion? In Abgrenzung zum Islam lässt sich dasAlevitentum kurz wie folgt darstellen:Das Alevitentum ist vor allem keine Buchreligion. Die wesentlichen, tragenden Gedankenwerden durchweg mündlich überliefert insbesondere durch Glaubensbekenntnisse,Klagelieder und Erzählungen während der rituellen „Semah“, d.h. der Zusammenkunft deralevitischen Gemeinde zum Gebet.Nach der alevitischen Lehre kann das ganze Wissen Gottes nicht in einem Buchzusammengefasst werden. Alevitische Frauen und Männer sind gleichgestellt. Die spirituellenRiten werden gemeinsam mit Männern und Frauen begangen. SpezielleBekleidungsvorschriften bestehen nicht, d.h., dass der alevitische Glaube keine Kopf oderKörperbedeckungen vorschreibt. Der alevitische Glaube kennt auch keine Dogmen. Wederwird fünf Mal am Tag gebetet, noch pilgern Aleviten nach Mekka. Die Sharia ist keinBestandteil der Glaubenslehre. Sie wird entschieden abgelehnt. So kommen Aleviten auchmit drei grundlegenden Geboten aus:Achte auf deine Hände, Achte auf deine Zunge und Achte auf deine Lenden.Diese drei Gebote spiegeln den im Alevitentum immer wiedervorzufindenden Gedanken wider, dass jeder Mensch das Wissen Gottes in sich trägt undGott daher nah sein kann, ohne streng dogmatischen Ritualen nachgehen zu müssen.Das alevitische Gottesverständnis ist dem des Christentums näher als dem des Islam oderdes Judentums. Die alevitische Lehre hat ihre Ursprünge im anatolischen Kernland. Unter derosmanischen Herrschaft wurde das Alevitentum im Verborgenen praktiziert, da die Alevitenals Ketzer und Ungläubige unterdrückt und verfolgt wurden. Dieser Umstand änderte sichauch nicht durch die Gründung der türkischen Republik nach dem ersten Weltkrieg.Das Alevitentum ist bis zum heutigen Tag nicht als eigenständige Religion anerkannt.Stattdessen werden wir von einer systematischen Assimilations- und Vereinnahmungspolitikder Türkei bedroht, die uns bis nach Deutschland gefolgt ist. Im Unterschied zumHerkunftsland der Aleviten, der Türkei, ist das Alevitentum in Deutschland alsReligionsgemeinschaftin nahezu allen CDU geführten Bundesländern anerkannt und deralevitische Religionsunterricht eingeführt worden.Es kann daher auch gesagt werden, dass Deutschland die Wiedergeburtsstätte desAlevitentums ist mit weitreichendenAusstrahlungseffekten auf das Alevitentum in der Türkei und weltweit.In der deutschen Gesellschaft wächst zunehmend das Verständnis, dass mit denGastarbeitern aus der Türkei eben nicht nur Türken und Moslems nach Deutschlandzugewandert sind, sondern auch Christen, wie z.B. die
Isparta’da Pompaj Depolamalı Hidroelektrik Santrali Yapılacak
Çinli Gezhouba Group, KAF Teknik Yapı ve General Elektrik iş birliğiyle Isparta'da Eğirdir Gölü için projelendirilen 1000 megavatlık pompaj depolamalı hidroelektrik santralinin inşaatına Ocak 2022'de başlanması planlanıyor.
9 Nis
2020yapi.com.tr/AAIsparta’da Pompaj Depolamalı Hidroelektrik Santrali Yapılacak
General Elektrik (GE) Hidroelektrik Bölümü Türkiye ve Orta Doğu Üst Yöneticisi Marwan Al Roub, Isparta'da kurulacak 1000 megavatlık pompaj depolamalı hidroelektrik santralinin Türkiye'nin yenilenebilir enerji dönüşümü açısından son derece önemli olacağını söyledi.
Roub, yaptığı açıklamada, Isparta'da 1000 megavatlık pompaj depolamalı hidroelektrik santrali kurulması için China Gezhouba Group ile KAF Teknik Yapının 1,5 milyar dolarlık mühendislik, tedarik ve inşaat sözleşmesi imzaladığını, santralde General Elektrik'in de 4 adet 250 megavatlık özel çift yönlü türbin ve ekipmanlarının kullanılacağını belirtti.
Uzun vadeli pompaj depolamalı hidroelektrik santrali projesinde KAF ve China Gezhouba Group gibi alanında önemli ve deneyimli iş ortakları ile yer almaktan mutluluk duyduklarını dile getiren Roub, projenin Türkiye'nin 2023 enerji hedefleri doğrultusunda olduğunu ifade etti.
Roub, "1000 megavatlık Eğirdir Pompaj Depolamalı Hidroelektrik Santrali Projesi, Türkiye'nin yenilenebilir enerji dönüşümünde son derece önemli bir unsur olacak." dedi.
Birçok ülkede örnekleri var
Geçen yıl iş birliği protokolüne imza atan China Gezhouba Group ile KAF Teknik Yapı ve General Elektrik, Eğirdir Gölü'nde 1000 megavatlık pompaj depolamalı hidroelektrik santrali kurulması için çalışmalara başladı.
Proje, jeolojik, topografik ve çevresel kısıtları da içeren kriterler açısından araştırmaların tamamlanmasının ardından hız kazandı ve 3 şirketin yatırım planına alındı. Ardından Gezhouba Group ile KAF Teknik Yapı arasında 1,5 milyar dolarlık mühendislik, tedarik ve inşaat sözleşmesi imzalandı.
Güç talebinin az olduğu zamanlarda suyu yüksekte bir havuzda toplamak ve bu şekilde biriktirilen sudan, elektrik kullanımın daha az maliyetli olduğu zamanlarda enerji elde etmek için projelendirilen bir HES çeşidi olan pompaj depolamalı hidroelektrik santralinin birçok ülkede örnekleri var. Yenilenebilir enerji kullanımının hızla yükseldiği ülkelerde yapımı artan bu tür santraller son yıllarda Türkiye'de de kurulmaya başlandı.
Çinli şirket Gezhouba Group da dünyanın çeşitli ülkelerinde hayata geçirdiği bu tür santrallerle dikkati çekiyor.
Gelecek yıl içinde Devlet Su İşleri ile yürütülecek mühendislik, taahhüt anlaşmaları ve finansman kapanışının ardından Ocak 2022 itibarıyla tüm süreçlerin tamamlanıp santralin inşaatına başlanması hedefleniyor.
Şebeke güvenliği ve dengelemesi için önemli
1000 megavat olarak yapılması planlanan santral sayesinde yenilenebilir enerji üretiminin yanı sıra Türkiye'ye şebeke güvenliği için büyük önem arz eden depolama özelliğinin kazandırılması hedefleniyor. Projeyle ayrıca rüzgar ve güneş enerjisi ile artacak şebeke dalgalanmalarının dengelenmesi amaçlanıyor.
Akkuyu Nükleer Güç Santraline tamamlayıcı olacak
Santral sayesinde, gün içi piyasasında gerçekleştirilen elektrik enerjisi alım satımında dengeleme fiyatlarının daha istikrarlı olacağı düşünülüyor. Bu anlamda, değişken yenilenebilir enerjiden daha büyük oranda faydalanılabilecek.
Santralin, ilerleyen günlerde devreye girecek Mersin'deki Akkuyu Nükleer Güç Santrali için de enerji kaynağı potansiyeli yüksek, önemli bir tamamlayıcı olacağı belirtiliyor.
Bu da burada dursun
Pkk'nın ilk oluşum temellerinin atıldığı 1974 Ankara Tuzluçayır toplantılarında başbakan Chp'li Ecevit'ti.
1978 Diyarbakır Fis köyünde Pkk'nın ilk kuruluş toplantısı yaptığında başbakan yine Chp'li Ecevit'ti.
Pkk'yı kuran 22 komünistten 10 tanesi Chp'li Türk'tü.
1991 yılında Pkk'yı meclise sokan Chp (Shp) idi.
1983 yılında Pkk'nın ilk silahlı kahpe eylemini gerçekleştiren Mahsun Korkmaz'ın heykelini Diyarbakır Lice'ye dikenler Chp'liydi.
Tunceli'de tören birliği askerleri arasına dalarak kendini patlatıp 8 askeri şehit eden ilk canlı bomba Malatyalı Zeynep Kınacı'nın heykelini Tunceli'ye dikenler Chp'liydi.
Bingöl karayolunda otobüslerden indirilerek kahpece şehit edilen 33 sivil askerimiz için Pkk'yı kınamayanlar Chp'lilerdi.
Başbakan Tansu Çiller döneminde tutuklanan Pkk'nın vekilleri için protestolar ve eylemler yapan Chp'lilerdi.
Seçilmiş türbanlıları meclisten atan, HdPkk'lıları da seçilmiş diye mecliste tutan Chp'lilerdi.
Türkiye'ye getirildikten sonra idam cezası verilen 50.000 insanın katili Öcalan ile binlerce Pkk'lı terörist ve diğer bölücü silahlı komünist sol örgüt militanlarını hapisten çıkaran Rahşan Affı ile affeden Ecevit'ti.
Chp bunları yaparken Türkiye'de ne Ak Parti diye bir parti, ne de Tayyip diye bir başkan vardı.
Taksim Gezi, Kobani, Suruç ve Ankara Garı Olaylarında Pkk'lılar ile elele ülkeyi yakıp yıkan Chp'lilerdi.
Karakollar basılıp, yoldan geçen emniyet araçları tonlarca patlayıcı ile patlatıldıktan sonra parçaları dahi bulunamayan 20-25 gencecik çocuğun içi taşlarla doldurulmuş tabutları şehitliğe götürülürken "İki futbol takımı kadar gereksiz adamı bizim hevaller buhar etti" diye paylaşım yapanlar Chp'lilerdi.
Amerika'nın güdümünde, Amerika'da, Pkk ile toplantılar yapan Chp'lilerdi.
Taksim Gezi tutmayınca Kandil'e çıkıp Pkk'ların hem yatak dostu hem de militanı olan Kırmızı fularlı kaşarlar Chp'lilerdi.
Genel Başkan Yardımcıları dahil HdPkk meclise girsin diye ailecek oy verenler Chp'lilerdi.
Pkk ile bağlantıları delilli olarak belgelenen Hdp'li milletvekillerinin yargılanmasına hayır oyu kullanan Chp'lilerdi.
HdPkk meclise girdi diye etli pilav dağıtan, davul zurna çaldıranlar Chp'lilerdi.
HdPkk'lılarla beraber kahkahalar atıp beraber iyi salladık diyenler Chp'lilerdi.
Teröristlere destek için mahkemelere koşa koşa giden milletvekilleri Chp'lilerdi.
Asfalta tonlarca patlayıcı döşeyip onlarca asker polis şehit eden hendekçilere destek çıkanlar Chp'lilerdi.
Türkiye Pkk'ya teşekkür etmelidir diyenler Chp'lilerdi.
ODTÜ'de bir elinde Atatürkçü Düşünce Derneği pankartı diğer elinde Pkk Göreve pankartı taşıyanlar Chp'lilerdi.
Özerklik doğunun hakkı diyenler Chp'lilerdi.
Sınır güvenliğini sağlama almak, sözde Kürdistan kurulmasın diye Suriye'ye girmemizi eleştirenler Chp'lilerdi.
Pkk'lıların babalarını öldürürseniz onlar da size karşılık verir diyen milletvekilleri Chp'lilerdi.
Kandil tertemiz Pkk'lılar yerlere izmarit bile atmıyor diyen Chp'lilerdi.
OHAL'e karşı çıkıp hayır diyen Chp'lilerdi.
HdPkk'lı vekillerin tutuklanmasına karşı çıkan, cezaevlerinde ziyaret edip Türkiye'yi Avrupalı sahiplerine şikayet eden Chp'lilerdi.
Pkk'lı teröristlerin cenazelerine katılıp mezarlarına karanfiller bırakan Chp'lilerdi.
Kadıköylere kadar taziye çadırları açtıran milletvekili ve belediye başkanları Chp'lilerdi.
Pkk'lı teröristler için onlar pikniğe çıkmış masum köylülerdi diyen Chp'lilerdi.
TSK'nın teröristlere karşı yaptığı operasyonları eleştirip, insansız silahlı hava araçları (SİHA) savunmasız teröristleri öldürüyor diye hükümeti suçlayanlar Chp'lilerdi.
Ankara, İstanbul, İzmir, Almanya, Avusturya, Belçika, Hollanda da beraber eylem ve miting yapan; sözde Adalet Yürüyüşünde birlikte yürüyen Chp'lilerdi.
Cezaevindeki HdPkk'lılara destek ziyareti yapanlar Chp'lilerdi.
Hendek ve Afrin Operasyonları sonrası Hdp'nin oyları yüzde 2'ye düşmüştü.Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında Amerikanın tavsiyesiyle kravatlı terörist Demirtaş'ı cilalayıp parlatıp, her evden oy verilmesi genelgesi yayınlayarak Hdp'nin oylarını yüzde 11'e çıkarıp meclise sokan yine Chp'lilerdi.
Her seçimde Hdp ile ittifak yapan, Pkk'lıları Kadıköy, Maltepe, İzmir, Adana gibi onlarca yerde aday gösteren Chp'lilerdi.
Dün Moskof için, bugün Amerika için bizi öldüren ve ülkeyi bölmeye çalışan elbetteki Chp'lilerdi.
Pkk, kendisi gibi kökü dışarıda olan Chp zamanında kuruldu. Chp zamanında meclise sokuldu. Chp zamanında affedildi. Chp zamanında idamlardan kurtarıldı. HdPkk'lılar tutuklandığı zaman Pkk'lılardan çok Chp ve Chp'liler tepki gösterdi. Her kapatılan Pkk partisi sonrası yeni açılan partiye destek verenler Chp'lilerdi. Hdp kapatılsa bile ismi değişip yenisi kurulacak kravatlı teröristlere destek verenler yine Chp ve Chp'liler olacak. Chp'ye oy veren 13 milyon kişiden bir tanesinin Pkk veya Dhkpc için kötü yazdığını ya da konuştuğunu gördünüz mü?
Bunların vatan millet demesi, genelev sermayesinin ben bakireyim demesi gibidir. Karakollar basılıp 25-30 asker, polis şehit edilmesi haberlerinin kesilmesine bile çok üzülüyorlar.
AMİNNN EVLERİNE FETÖNÜN ATEŞİ DÜŞSÜN...
' Kim teröre destek veriyorsa ALLAH belasını versin.' Dedi Kılıçdaroğlu
filiz ilhan
Sokaklarda yatak odası kıyafetiyle dolaşan her kadın sapıktır.
Bir algı var sapık dendiği zaman sadece akla erkek gelir..
Oysa;
Sokakların sapık kadınlardan da temizlenmesi lazım ki toplum bir nebze ıslah olsun..
Çok garip geldi değil mi okuyunca "sapık kadınlar"(!)
Bir erkek avret mahallini iyice belli edecek tarzda coook dar bir pantolon giyse,sapık/rezil vs diye bağırırsınız ama giydiğiniz taytlardan her hattınızı belli ederken kendiniz adına neden utanmazsınız?
Haa o sizin özgür yaşam tarzınız değil mi? Peki erkeklere niye yok o özgürlükten? Sen baştan aşağı avret olduğun halde tayt giyme özgürlüğünü kendine hak biliyorsunda, erkeğinkini neden alıyorsun elinden?(!) Senin avretinin belli olması moda,erkeğinki sapıklık öyle mi?
Otobüste/metroda bedeninin kokusunu parfümle güzelleştirip,burunların direğini kıran ve erkeğin yanından ifil ifil geçtiğinde beyne direk şehvet hormonları uyarısı verecek kadar kokulanan bir kadın; bana bakma dediği gibi beni koklamayın da diyebilir mi?
Niye otobusteki belki 10-20 adamın özgürlüğü alınıyor ellerinden? Bu adamlar yol boyunca bu kadını koklaya koklaya gitmek zorunda mı efendim?
Ben helal olduğu halde hiç carşı pazarı göğüsleri yarıya kadar görünür tarzda gezen abi/amca görmedim. Siz gördünüz mü?
Görsek sapık diye koşarız değil mi adamcağızın peşinden.
Peki ben domates seçerken sapık ablanın gögüslerini neden görmek zorundayım? Erkek göbekten yukarısı helal olduğu halde asla böyle gezmez/gezemezken, kadınlar gögüs avretini açıpta geziyor ve bu sapıklık olmuyor öyle mi?
Bir bankta kalcasının tam altına gelecek kısalıkta şort ile oturan bir adamın yanına çocuğunuzu oturturmusunuz?
Ne münasebet deli midir sapık mıdır nedir! Teklifim bile nasıl çirkin değil mi annesi?
Peki aynı şekilde oturan,kalcasından aşağısı çıplak bir kadının giyinişi neden seni aynı şekilde rahatsız etmiyor!!!! Vel hasıl kelam kardeşler..
Sokaklarda yatakodası kıyafeti ile dolanan her kadında bir o kadar sapıktır!
Toplumun ahlakını bozuyorlar!
Toplumun kalitesini düşürüyorlar!
Bugün o çocuklar çarşı pazarda bir ablanın göğsünü,kalçasını,bacaklarını görmek zorunda kalıyorsa buda bir ÇOCUK VE TOPLUM İSTİSMARIDIR!ı
Biraz düşünün
JAK KAMHİ'NİN KİTABINDAN
M. Kemal bir Yahudi idi.
Onun etrafındakiler de Yahudi idi.
Cumhuriyetin ilanının hemen ardından Selanik’ten "Türk" diye Sabetaycı Yahudileri getirdik.
Yeni göçmüş olmalarına rağmen onları bir anda ülkenin en zenginleri, toprak zenginleri, iş verenleri, sanatkarları, ünlüleri yaptık.
Ankara’yı başkent ilan etmeye biz karar verdik.
Yahudi kardeşlerimize haber verip dağını taşını satın aldırdık.
Bir anda gayr-i menkul zengini oluverdik.
Türkler kurtuluş savaşı falan kazanmadı.
İngiltere’ye karşı durmadık.
İngiltere’de hakim Yahudiler ile anlaştık ve bu toprakların Yahudi Cenneti ayarında ilan edilecek yeni bir Cumhuriyet ile bize bırakılmasına karar verdik.
Bu bir plandı.
İngilizler bu nedenle savaşmadan geri çekildi.
Bu süreçte pek çok sanal kahraman ürettik.
Ordunun adını bile Türk Silahlı Kuvvetleri koyduk.
Merkez bankasını çok uluslu ve çok ortaklı bir anonim şirket yaptık.
Bu süreçte Sabetayist Yahudilerden çok faydalandık.
Çok ince hesaplar yaptık.
Planlarımızı büyük bir gizlilik ve başarı içinde uyguladık.
Ne kadar hayatta kalmış Türk ve Müslüman fikir adamı ve beyin takımı varsa onları da sudan bahanelerle astırdık.
Olmadı sürgüne gönderdik.
İstiklal mahkemelerinin hakimlerinin de çoğunu Yahudi olanlardan oluşturduk.
Önce asıp sonra yargıladılar.
İnkılaplar çok önceden belirlediğimiz bir planın parçasıydı.
İngiliz ajanı Ali Suavi ve Ziya Gökalp ile inkılapların temelini oluşturduk.
Mustafa Kemal sadece hazırladığımız nasibin uygulayıcısıdır.
Ondan önce çok kişi çabaladı, ama bu planı M.Kemal iyi oynadı.
Bütün başarının onun zaferiymiş gibi görülmesi sonraki süreçte sıkıntılara sebep olsa da bunları da aştık.
Muhalif Yahudileri İzmir Suikasti bahanesi ile astık.
1943'te Varlık vergisini çıkarılmasını da biz planladık.
Yahudilerin çoğunu ilan edilecek İsrail’e gönderdik.
İsraili ilk Türkiye tanıdı, bunu aslında Yahudi aklı yaptı.
Biz büyük işler başardık.
Atatürk’ün öldüğü gün tüm Türkiye’de olduğu gibi bizim evde de matem havası hakimdi.
Babamın ağladığına ilk kez o zaman şahit oldum.
Bir yahudi; Goyim'e (Yahudi olmayan diğer insanlar, yani Hizmet hayvanları) merhamet etmeyeceği gibi,
kendisinden olmayana da asla tevazu, şükran, minnet ve mihnet gösteremez..?
Kendilerinden olmayanlara tevazu ve hoşgörü göstermek doğalarında yoktur..!
https://www.timeturk.com/…/kurtulus-savasini-yahudiler-basl…
- Jack Kamhi, profilo yönetim kurulu başkanı, Yahudi iş adamı...
93 Yılı - Jak Kamhi Suikasti
Yeni çıkacak kitabından-
(Analiz; Taha Akyol, gazeteci)
ANITKABİRİN SIRLARI:
Anıtkabir mason tapınağına giderken herkesin önüne dikkatlice bakmaları için aralıklı döşenmiş taşlar arasında yürünür.yolun sağında ve solunda süleyman tapınağında olduğu gibi 12 şer yani toplam 24 aslan figürü vardır.yahudilerde sağ bedeni sol ruhu temsil eder.sağdaki 12 aslan yahudinin dünyadaki konumunu soldaki 12 aslan ise ulviyetini temsil eder.aynı zamanda yahudiler 12 boya ayrılır.Anıtkabire tandoğan kapısından girildiğinde barış parkı içerisinde uzanan yoldan aslanlı yolun basındaki 26 basamaklı geniş merdivenlere ulaşılır.merdivenin hemen başında biri hürriyet diğeri istiklal olan iki kule vardır.yahudi israil devletini simgeleyem hürriyet kulesinde ki kabartmada elinde kağıt tutan melek figürü ile meleğin yanında şaha kalkmış bir at tasviri vardır.Şaha kalkmış at yahudinin özgürlüğünü temsil eder.meleğin elindeki kağıt ise "yahudi hürriyet beyannamesi" ni temsil eder.Kulenin önünde üç erkek figürü vardır.sağdaki erkek erkek başına miğferi ve kalın kaputu ile süleymanı,sola olan is elinde tevrat ile hz musayı sembol eder.ortada davut vardır.Heykellerin yüzlerinde derin bir acı ifadesi vardır ve buda yahudi halkının bağımsız bir devleti olmamasının hüznüdür.Diğer kulenin önündeki heykelde ise elinde kılıç tutan süleyman figürü bulunur.ama bu kılıç osmanlı kılıcı değil tapınakçıların ayin kılıcıdır.Elini ileriye uzatmış diğer heykel ise osmanlının filistinden kovuluşunu simgeler.Oelin altında küçük bir ağaç vardır.o ağaç kudusu ve ilerde kurmayı hayal ettikleri israili simgeler.ağacın altındaki küçük tümsek siyon tepesini işaret etmektedir.O ağacı koruyan bir erkek figürü yahudi milletini simgeler.Kulenin iç duvarında çiftçilik yapan yahudiler ile onları koruyan kılıcını uzatmış bir yahudi figürü vardır.bununla filistine göçecek yahudilerın korunmasına işaret edilmiştir.23 nisan kulesine baktığımızda ayakta bir kadın ve elindeki kağıtta 23 nisan 1920 yazar.diğer elinde ise anahtar vardır.misak-ı milli kulsinde ise dağınık yahudilerin bir araya toplanması tasvir edilmiştir.yanında bir kılıç kabzasını kavramış üst üste 4 el vardır.kudüsteki tapınağı temsil eder.Yanında zayıf ve güçsüz elin tuttuğu sönmek üzere olan bir meşale vardır.buda osmanlıyı sembolize eder.Hemn yanında güçlü bir elin gökyüzüne doğru kaldırdığı ışıklı bir meşale daha vardır.bu hanukayı temsil eder.hanuka ışık bayramıdır. mozoleye çıkan 42 basamak kabalada ki mertebeleri simgeler.şeref holunun 27 kirişten oluşan tavan ve yan tavan kirişleri hz süleymanın 27 yasında ölen israil oğullarını doğuran hanımını temsil eder.şeref holunun yan duvarında 12 bronz meşale vardır.bronz sertlik sıkıntı ve sabrı temsil eder.israiloğulları 12 boyun birleşmesinden oluşur.şeref holundeki lahit tasının altında bulunan mezar odası ise yahudilerce kutsal olab sekiz gendir.yahudilerde sekiz yeniden doğmayı ve başlamayı simgeler.onlara göre kamal burada yeniden hayata başlamıştır.zohar ve kabalada 8 in anlamı çok derindir.yahudilere göre tanrı yaratışının 8.günü tekrar işine geri dönmüştür.böylece 8. gün yeni bir başlangıcı temsil eder.sağ tarafta iki at bir genç bir kadın ve bir erkek figürü vardır.bunlar yahudilerin filistinden sürgününü simgeler.genç erkek ise yumruğunu havaya kaldırmış "birgün dönüp öcümüzü alacağız" cümlesini temsil eder.hemen solunda iki yahudi kadın ve bir çocuk ve üzerlerinde kamala çelenk sunan bir yahudi zafer meleği vardır. kamal mumyalanmıştır. anıtkabirde hiç islami sembol yoktur. cenaze töreni resmi de yoktur. aslanlı yolda bulunan aslanların oğuz boyu ile ilgisi yok. niye kurt değil? çünkü yahudilikte aslan ve geyik kutsal sayılır. Kamal sabetay sevi'nin soyundan geliyor. Kamal'in öğretmeni Şemsi efendi'nin gerçek adı simon zwi. Simon zwi sabetay sevi'nin torunudur. Simon zwi yahudi bir haham. “Müslümanlarla yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç yahudiyi kovalayan kimseye, ‘Ey müslüman! Arkamda bir yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o yahudilerin ağaçlarındandır.”
Kopiert von Ramo Ak
Liebe Mutbürger,
RTL macht sich Sorgen um die Türkei und ihre Bevölkerung.
RTL zählt dabei folgende Faktoren auf:
1️⃣
In der Türkei müssen viele Läden aufgrund staatlicher Anordnung geschlossen bleiben.
Wie ist es in Deutschland geregelt ? Exakt so wie in der Türkei.
2️⃣Der interviewte Ladenbesitzer habe gesagt, er bekomme keine Unterstützung von der Regierung,trotz eines angekündigten Wirtschaftspaketes von knapp 14 Milliarden.
Wie ist es in Deutschland?
In Deutschland bekommen die Riesenfirmen 600 Milliarden. Kleinunternehmer 9000 für 3 Monate. Wer Kosten von 3000 monatlich hat, hat auch 0€ für den Lebensunterhalt bekommen.
Was der interviewte Türke kritisiert, ist, dass er als Selbständiger kein „Lohn“ vom Staat bekommt. Das bekommt aber auch kein Selbständiger in Deutschland. Er kann in der Türkei wie jeder in Deutschland Sozialhilfe beantragen.
3️⃣Der Türke verlangt einen kompletten Ausgangsstopp für Istanbul. RTL macht so, als ob das vernünftig wäre, obwohl in Deutschland es auch keinen kompletten Ausgangsstopp gibt. Warum wollen der deutsche Sender RTL und die türkische Opposition dasselbe? Aber nur für Istanbul. Izmir, eine Hochburg der CHP, wird nicht erwähnt. Die weltweite Gezi-Connection bestehend aus türkischer Opposition und weltweite Erdoğanfeinde, haben mit ihrem Gezi-Putsch damals die türkische Wirtschaft geschwächt, um Erdoğan zu stürzen. Sie wollen ihren Gezi-Plan fortsetzen. Sie wollen Istanbul, das Wirtschaftsherz der Türkei, stilllegen, damit die türkische Wirtschaft kollabiert, um dann mit Neuwahlen Erdoğan stürzen zu können. Mit einem CiA-Putsch durch Fetö und ihre westeuropäeischen Verbündeten sind sie ja auf die Nase geflogen, manche Putschisten auch in den Bosporus.
4️⃣RTL interviewt einen, der sich Ex-Erdoğanwähler nennt. Wo ist der Beweis? Anhänger der Saadet Partei, Gegner Erdoğans, sind stockkonservativ und ihre Frauen tragen auch Kopftuch. Außerdem gibt es auch genug Deutsche, die mal SPD, CDU usw waren und heute AfD. 10 % der Deutschen! 8 Millionen. Die deutschen Medien nennen diesen Türken deshalb Ex-Erdoğananhänger, um bei den jetzigen Erdoğananhängern zu erreichen, „seht, Ihr könnt euch auch von Erdoğan abwenden.
👉👉👉👉👉👉👉👉👉👉👉👉👉👉👉👉👉
Fazit:
Deutsche Mitbürger,
Erdoğan ist für uns nicht irgendein Politiker wie eure deutschen Politiker.
Auf so einen haben wir 80 Jahre gewartet.
Wir wählen Erdoğan nicht wegen seiner politischen Richtung, was deutsche Wähler tun.
Wir wählen ihn, weil er der einzige Retter der Türkei ist. Er ist die Türkei. Er ist unser Vaterland. Er ist unsere Heimat. Wir gehen mit ihm durch dick und dünn. Wir stehen ihm treu zur Seite. In guten und in schlechten Zeiten. Mit Allahs Hilfe und Segen!
Esad'çılar beni neden hedef aldılar?
1. Kardeşlerim Türkiye'deki Esad destekçileri ve aynı zamanda Suriye'de zorbalıkla iktidarı eline alan Esad Ailesi yıllarca kendilerini kamufle ettiler. + + +
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
2. Bu yapı bütün dinlerin inanç ve ritüelini alıp, kendi bünyesinde barındırdı. Çünkü taraftar toplamak için bunu yapması gerekiyordu. Ve tarih sahnesi içerisinde de bunu yaptılar. Fakat bu yapı + + +
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
3. İslam'ın da sadece terimlerini aldı. Takiyye yapmak için bunlar sadece bir kılıftı. Sünni Müslümanları bu şekilde yıllarca kandırdılar. Bizde de Namaz, Oruç, Hac, Zekat, var dediler. Böylelikle Sünni kesim şüphelenmeyecek ve + + +
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
4. Böylelikle adım adım emellerine ulaşacaklardı. Ve Suriye'de, takiyye yaparak ve mevcut konjonktürel müsait oluncada Baas eliyle darbe yapıp iktidarı ele aldılar. Ve sonrası zaten malum bir sürü cinayet yağma sürgün ve tecavüz peşpeşe geldi.
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
5. Gel gelelim bizden ne istiyorlar? Konuşmamı istemiyorlar. Çünkü bütün refleks davranış psikolojisi ve fikirlerin davranışlara yansıma mutasyonlarını bildiğim için beni hedefe aldılar. Çünkü + + +
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
6. Suriye'de Sünni kesimi dağıtmak için başta Fransızlarla işirliği yapan ve mevcut iktidarıda Baas eliyle sağlamlaştıran bu yapı, günümüzde de, FETÖ ve Kemalistlerle ortak hareket ediyor.
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
7. Kendilerini kamufle etmek adınada belli partilerin içine sızıp kimliklerini gizliyorlar. İşte Emevi emevi diye bağıranlarla tamda bu kendini kamufle etmiş kesimdir. Kimse arkada ne dolaplar döndüğünü bilmediği için parti refleksi ile hakeret ettiğini sanıyor. + + +
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
8. Fetö'cular, 15 Temmuz öncesi bazı dernekler vasıtasıyla özelliklede Türkiye'de, 4 ilimizde Dinler Arası Diyaloğ safsatasına, Esad'çı kesimide eklediler. Yetmedi daha sonrasında, tüm Alevi kesimi içine alacak projeleri yürürlüğe koydular. Tamda bu noktada + + +
Tweet übersetzen
8:18 nachm. · 6. Apr. 2020·Twitter Web App
10
Retweets
17
„Gefällt mir“-Angaben
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
Antwort an
@Mehmetsahin6301
9. Devletimizin durumu farketmesi ve bu dernekleri kapatmasıyla bu projede ellerinde patladı. Amaçları etnik guruplar üzerinden devletimizi köşeye sıkıştırmaktı. Fakat kurban olduğum yaradan fırsat vermedi.
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
10. Peki bize niye saldırmaya başladılar diye soracak olursanız. Bu Esad'çı yapılar yıllarca topluma kapalı yaşadılar. Kimseyi içine almadılar. Kimsenin içine girmediler. Dolaysıyla toplumun tüm katmanları yeterli bilgi edinemedi. Yada + + +
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
11. Kısıtlı bilgi edindiler. Fakat Esad'çılarda kısıtlı bilgiye sahip kişileri cerbeze ve türlü türlü oyunlarla köşeye sıkıştırdı. Bizi astınız kestiniz bize şöyle şöyle yaptınız diye ithamlarda bulununca millet aga burası tehlikeldir. Hiç girmeyelim dedi. Ve + + +
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
12. Biz bazı kaynaklara ulaşınca dehşete düştük. Esad'çıların üçüncü İmamı Hamdan el Hasibi İsmailiyye fırkasından ayrılınca, Şanlıurfa Harranda gizli bir teşkilat kuruyor. Ve onlara diyorki Bizler Ehli Beyt adını kullanıp, taraftar toplayacağız. Ve diyeceğizki + + +
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
13. Ehli Beyti bu sünniler astılar kestiler ve dolayısıyla bu acı üzerinden taraftar toplayacağız. İşte meselenin tamda düğüm noktası burasıdır. Bu bölümü kaynağından okuyup aktarınca Esad'çıları bir ateş tutmaya başladı. Şimdi dikkat + + +
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
14. Başladım Emeviler dönemi ile ilgili flood yazmaya. Bana göre Emevler dönemi Altın çağdır. Bu arada Esad'çılar ufak ufak tenkitlerle sayfama akmaya başladılar. Akabinde + + +
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
15. Esad'çıların herkesten gizledikleri ve dolayısıyla konusunu unutturmaya çalıştıkları Süleyman el Adani^nin KİTABI BAKURASI elime geçti. Sadece bu kitabı okumakla kalmadım. Tercümesini yapan yazarlada tanıştım.
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
16. KİTABI BAKURADA Esad'çıların sakladığı sırları yazınca ve özelliklede AMS förmülünü halkımızın anlayacağı bir şekilde açıklayınca bu kesimin Osmanlıya ve Türkiye devletine olan ihanet safhasıda yavaş yavaş ayyuka çıktı.
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
17. Bunlar ilk etapta urfalı olmam hasebiyle hiçbir şey bilemeyeceğim kanısına vardılar. 1 Mart günü CHP FETÖ ve ESAD'ÇILARIN dirsek temasını yazınca hepsi EYVAH DEDİLER. Ve başladılar beni özelliklede Ankarda'ki bazı hukukçulara şikayet etmeye. >+ + +
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
18. Bu arada Hatay'a gidiş gelişlerimde bunları çok kuşkulandırdı. Binlerce hesap spam yapıyor. Aynı zamanda Cimere yazıyor. Ve bizi içeri tıkmaya çalışıyor. Çünkü hayatlarında ilk defa böyle ayan beyan deşifre oldular. Tüm yaygaraları ise boşa kaldı.
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
19. Zülfikar Tavil çalışmasını yayımlayınca ipin ucu tamda burada koptu. Çünkü bu çalışmada sadece inançları değil, hangi refleksler ile nerelere sızmaya çalıştıkları aşikar oldu. Emniyet süreci tamda bundan sonra başladı.
Ⓜ
EH
Ⓜ
ET ŞAH
ℹ
N
Anfeuerungsmegafon
Flagge der Türkei
@Mehmetsahin6301
·
1 Std.
20. Konuyu şimdilik burada bitiriyorum. Herkes bu flood'u paylaşsın. Bu konular çok önemlidir. Dediğim gibi sizin her desteğiniz bizim için çok önemlidir. Bizi susturmaya çalışıyor. Bize dua edin kardeşlerim.
VESSLAM
-Ülkücülerin %80'i CHP'Lİ oldu. (CHP ile ortaklıkta tulum oy çıkmasına rağmen AKPARTİ ile ortaklıkta ancak %20 oy verdiler)
-CHP'Lİlerin %99'u HDP'Lİ oldu (HDP ile ortaklığa sessiz kalarak, tepki göstermeyerek bunu ispatladılar.)
Ülkücü, CHP'Lİ, HDP'Lİ, PKK'LI, DHKP-C'Lİ kim varsa hepsi birlik olup, Tek gayesi Ülkenin birliği ve beraberliği, ümmetin selameti olan ve bu uğurda kendini risk eden ERDOĞAN gibi bir lideri devirmek için mücadele ettiler.
Bunu; Bazen, sokak eylemleri ve darbe çığırtkanlıkları ile sivil oluşumlar eliyle yaptılar. Bazen, Yargı ve bürokrasi güçlerini kullanarak yapmaya çalıştılar. Dış güçleri Erdoğan'ı devirmesi için ülkeye davet ettiler. Askeri darbe dahil her şeyi denediler.
Erdoğan'ı yıpratmak için Ekonomiyi çökertme planları yaptılar. Bunu sosyal medyada açık açık deklare ettiler. Bazen dolara yumuldular, bazen "alışveriş yapmayız" tehditi savurdular.
Bir yandan içerideki bu oluşumlar ile mücadele ederken bir diğer yandan; Suriyede, PYD ve DAEŞ gibi terör oluşumları dahil rejimle, Ekonomik ve Askeri baskı yapan Almanya, ABD vs. gibi ülkeler ile mücadele etmesine rağmen hala DİMDİK ayakta olan bir ülke var. Hala garip gurebasına destek olan bir ülke var. Hala dünyayı saran bir virüsün tedavisi sigortası olsun yada olmasın bedava tedavi eden bir ülke var. Buna rağmen sen kalk, bir yardım kampanyası üzerinden "Kasa bomboş, ülke bitti" muhabbetlerine gir.
Nereden anladın kasanın bomboş olduğunu?
Memur maaşları mı ödenmiyor?
Devlet İMF'NİN kucağına mı oturdu?
"Batıyoruz! gelin bizi kurtarın" mı dedi?
"Görmüyon mu? yardım kampanyası yapıyor"
Bre Sorosun çocukları. Bu tür yardım kampanyaları neredeyse her yıl yapılmaktadır. Bazen Diyanet kanalı ile, Bazen TV ve Sanatçı kanalı ile, bazen de böyle direk Erdoğan'ın çağrısı ile bizler, gerek Türkiye içinde gerekse, yurt dışında zor durumda olanlara yardım topluyoruz. Sizin böyle işlere bir katkınız olmadığı için, kendinizden başkasını düşünmediğiniz için, camilere falan uğramadığınız için haberiniz olmuyor tabi.
Son olarak da; Çok sayıda insan bunu dile getirdiği için yazmak zorunda hissettiğim bir konu ile yazımı sonlandıracağım.
Erdoğan'ın çağrısı ile #bizbizeyeteriz kampanyasına katılanlar diyor ki; "Bizim paramızla sadece AKPARTİ seçmenlerine yardım edilsin. "Zınnık koklatmayız" diyen ve bunu bağıra bağıra söyleyen muhalefet seçmenlerine bizim paramız nasip olmasın"
İlk başlarda buna karşı çıkmama rağmen haklı oldukları kanısına vardım. Ben de aynı düşüncedeyim.
Her fırsatta köpekler gibi, İmamlarımıza, İmam Hatip liselerimize, Camilerimize, Ezanımıza, Kuranımıza kısacası dinimiz ile ilgili her kutsal değerimize saldıran bu aşağılık, adi, p*ç sürüsüne bizim paralarımızı nasip etmeyin. Bu devletin kasasından çıkan bir para değil. İmanlı yüreklerin emeklerinin ürünü. Alınterlerinin karşılığı olan bu paraları, namussuzlar rakı sofralarında bizlere küfür ederken yemesin istiyorlar.
Saygılarımla.
Biraz uzun oldu, kusura bakmayın. Hakkınızı helal edin.
Mustafa Aras
Minarelerden okunan ezandan,
duadan, salavattan rahatsız olanlar,
“Türkiye laik bir ülke, inananı var
inanmayanı var" diyorsunuz da,
her tarafa heykel dikerken, laikligi ilan
ederken,camileri satarken
"Putperest olan var, olmayan var"
neden demiyorsunuz
Asrin_yalanlari Resmî tarihimiz yalan tarihtir
1. April um 19:27 ·
Atatürk hiç borç almadı, Fabrikalar yaptırdı. Milletimiz refah içinde yaşıyordu diye söylenip
Cumhurbaşkanlığı sarayına laf edenler!
M.Kemal'in Köşkleri.
.
- Yalova Millet Çiftliği Atatürk Köşkü
- Yalova Cumhurbaşkanlığı Köşkü
- Yalova Termal Oteli
- Ankara-Çankaya Cumhurbaşkanlığı Köşkü
- Ankara-Atatürk Marmara Köşkü
- Ankara-Çubuk Barajı'nda Atatürk Köşkü
- Ankara- Orman Çiftliği'nde Atatürk Köşkü
- Florya Cumhurbaşkanlığı Atatürk Köşkü
- Bir de "küçük" oyuncağı: Savarona Yatı
Mustafa Kemal ve Fabrikalar!
Bu konuya geçende dayandım, fakat sonuç olarak bağlantıları daha net bir şekilde anlaşılsın diye kaleme aldıklarımı sonuna kadar okumakta fayda var.
Ilk kurduğu fabrika, Ankara Bira Fabrikasıdır!
Atatürk tarafından 1925 yılında kurulan ve 1937 yılına kadar şahsına ait olan Ankara Bira Fabrikası 1937 Atatürk tarafından Tekel'e, yani devlet hazinesine devredilmiştir.
O dönemler devlet güvencesi altında kurulan fabrikalardan birisi de Uyuşturucu İnhisarı, yani Heroin Fabrikası dır.
Heroin fabrikasın ın kuruluş tarihi 1926 yılıdır.
Heroin fabrikasın ın ikincisi 1929 yılında kurulmuştur. Derken üçüncü sü de kuruldu.
Uzunca yazmıyorum çünkü bu konuyu geçen günlerde burada aktardım.
Ama yinede bir iki satır yazayım. Konuyu bir yandan da atlayarak geçemiyorum.
1925 yılında Hükümetin kapısını japon iş adamları çalar. Bütün dünyada Eroin, Afyon üretimi yasaklı olmasına rağmen bu teklifi japon iş adamları Türkiye Hükümetine sunar. (dünyanın uyuşturucu baronları, yani açıkçası Mafya) Hükümetin başında Başbakan olan sağır ismet, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan ise yere göğe sığdıramadığımız
Mustafa Kemal.
Türkiye Cumhuriyeti'nde toplam 27 tane sanayi varken ve bunların toplamı sadece yıllık 2 milyon bir kar marjı bırakırken, üç heroin fabrikasın ın getirdiği kar marjı 15 milyon Lira idi.
1926 yasal olarak yürürlüğe giren üretimini durdurulması, amerikada Türkiye'ye ait olan bir nakliyat gemisinde yakalanan saf eroin di.
Bu bardağı taşıran son damlası olur.
Türkiye bunun üzerine ambargo yer ve itibarı zedelenmesi, Atatürk'ü ve ismet inönü hakkinda "Uyuşturucu Satıcısı" olarak resmetmeye başlamasından dır.
Bu sebebiyetten 1933 yılında sona edindirme kararını verir. Fakat yinede bir yıl daha yasal olarak üretilmesi devam eder.
Bira Fabrikası kurulduğu yıl eş zamanlı Kasım 1925 yılında şapka kanunu çıkar.
Milletimiz ya şapkayı takar, yada vatan haini olarak görülür. Karşı çıkanlar istiklâl mahkemeleri cellatları'nın ellerine teslim edilip binlercesi idam edilir.
Şimdi Mustafa Kemal döneminde refah içinde yaşayan halkımız konusu na gelelim !
1929 yılında sadece istanbul da 3353 çocuk açlıktan ölmüş tür. 6000 ilk mektep çocukları ise gıdasızlıktan perişan haldedir.
Dönemin gazete manşetleri ve morglarda tespit edilen çocuklar. Bu sadece istanbul için geçerlidir! Çocukların ölümü ve ilk okul çocukları'nın perişan halde olmaları tamamı ile gıdasızlıktan dır.
Kaynak; Perşembe, Kanunisani 1929 Cumhuriyet Gazetesinden manşetler.
Eş zamanlı çokça tanınan ve bir çok kez gördüğünüz şaha kalkmış at üstünde tasarlanmış bir şekilde yapılmış olan Atatürk heykeli ni bilirsiniz tahminim.
İşte bu heykel 1929 yılında dış ülkeden sipariş ediliyor. Sipariş bedeli 800.000 Liret.
O dönemin parası ile 800.000 Liret 90.000 TL'ye tekâmül ediyor du.
Bir maarif (okul müdürü) TBMM'de aylık maaşı 40 Lira oy birliği ile kabul edilmiş ve Resmî Gazetede ilan edilmiştir.
Aşağıdaki resimlerden kaynakları görebilirsiniz!
Bu zülüm Atatürk öldükten sonra iktidar ın başına geçen İsmet İnönü'nun dikta dönemi (bölüm 2) ile devam etti.
Milletimiz Ekmeği karne ile almaya muhtaç edildi.
Atatürk hiç borç almadı konusuna gelelim !
14 Haziran 1930 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) 10 milyon dolar borç alınmıştır.
1932 yılında ise Rusya’dan 8 milyon dolarlık kredi alınmıştır.
Nitekim Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, ekonomide “Almanya’ya bağımlı” olduklarını Ingiliz Büyükelçisi Percy Loraine’e itiraf etmiş. O yıllarda Almanya’dan 150 milyon mark kredi alınmıştır.
Ingiltere, Kral 8’inci Edward’ın Türkiye’yi ziyaret edip M. Kemal Atatürk’le görüşmesinden 1,5 yıl sonra Mayıs 1938’de Türkiye’ye 16 milyon sterlin kredi açtı.
Bunun dışında iç borclanmaya gelince bir örnek; Erzurum hattının inşaası için
30 milyon liralık iç borçlanma sözleşmesine dair 2463 sayılı kanun, Resmi Gazete’de yayınlanmıştı.
Kabul tarihi 28/5/1934.
Yani açıkçası, bir maarif müdürü maaşı 40 Lira ilan edilirken, bir Atatürk büstü dönemin parası ile 90 bin TL' ye sipariş edilirken, bir yahudi olan vakko tarafından 80 Liraya Şapka müslümanın başına geçirilip, takmayanlar vatan haini ilan edilirken, cami-i ve mescitler metrekaresi 25 Liraya satılır iken, Türkiye'nin 27 sanayisinin 8 kat daha fazla kar marjı bırakan Eroin üretimi ile uyuşturucu tüccarlığı yapılırken, vatanda milletimiz zehirlenen gençler gün be gün artmakta iken istanbul'da 1929 yılında 3353 çocuk açlıktan ölmüş tür ve 6000 ilk mektep çocukları ise gıdasızlıktan perişan halde idi.
Uyuşturucu Fabrikaları 1933 yılına kadar Eroin üretirken 1932 yılında Ezan-Muhammedî yasaklayıp tanrı uludur diye okutulması adına sen Atatürk dönemin de milletimiz refah içinde yaşıyordu mu diyeceksin ?
Bu mu kahraman dediginiz?
Bu millete "Hoşunuza gitmiyorsa bu ülkeyi terk et" mi diyeceksiniz?
Bunları biz gün yüzüne çıkarınca
"BİZLERİ" - "VATAN HAİNİ" mi ilan edeceksiniz ?
Bunun üstüne Osman Yükel Serdengeçti "Serdengeçti Mecmuâsı" 'nda Eylül 1950, sayı 11'de yazısında şöyle kaleme almıştır;
"Kendilerini yarı ilâh sayıyorlardı. Yapanlar onlardı, yaratanlar onlardı! Partilerinden bahsederken "Şerefli partimiz" diyorlardı. 10 yılda 15 milyon genç yaratmışlardı. O kadar ileri fikirli idiler ki, o kadar ileri gidiyorlardı ki 400 yıllık mesâfeyi 20 yıla sığdırmışlardı. Her şey onlarla başlıyordu. Şânlarla, şereflerle dolu Türk tarihi onlarca devr-i istibdâttı; kapkara Orta Çağ'dı. Tam 27 yıl tanrılar gibi konuştular, firavunlar gibi saltanât sürdüler; yediler, içtiler, kustular. Bol harcırâhlar, husûsî vagonlar, yatlar, sürgün ettikleri pâdişâhların saraylarında şâhâne hayâtlar, zevk, eğlence âlemleri.. Vur patlasın, çal oynasın! Her gün bayram, her gün seyrân! Altta kalanın canı çıksın! Altta kalan milletti, halktı, köylü idi. Amma nutuklarda, afişlerde "Köylü milletin efendisidir" diye yazılı idi. Halkı ve köylüyü "Efendimiz sensin, efendimiz sensin" diye diye soydular. Ne usandılar, ne utandılar, ne doydular. "Yurtta sulh, cihânda sulh" diye Ankara'da yan gelip yattılar! İşte bunlar böyleydi, böyle battılar.
Ey Türk milleti! Vatan ve millet cellatlarını unutma ve affetme!"
Osman Yüksel Serdengeçti kimdi diye soran olursa ?!
Radyo yayınında yaptığı sunuculuk esnasında Allah'ın adını Tanrı yerine "ALLAH" diye andığı için hakkında dava açılıp mahkeme de hakimin önüne çıkarılan ve hakimin kendisine
"Evlâdım sen bilmiyormusun Radyo ve kurumlarda "Allah demenin yasak olduğu nu sorusuna,
"ALLAH, ALLAH öylemi, bilmiyordum Hakim bey" diyen adamdır"
Atatürk kimdir diye soran olursa?
"Cephelerde Allahu Ekber diye taaruz eden bir millete Allahu Ekber demeyi yasaklayan bir adamdır dersiniz."
"Allah tuzakların en hayırlısını kurar"
Beynini kemalizm'e hipotek edenler madalyanın bir de arka yüzü e bakın!
Turgay Erduran
CHP'NİN ALTIOKU, İSLÂM'A VE MÜSLÜMANLARIN KALBİNE SAPLANMIŞ, ZEHİRLİ BİR HANÇERDİR
Kur'an Okuturken Dövülen Hoca Hanım
Malatya'dan M. D. anlatıyor:
Yıl 1947, aylardan Mart ve ben o zaman 8 yaşlarındayım. İki aydır gidip geldiğim İlyas Mahallesi, Akça sokaktaki iki katlı ahşap evinde benim gibi 15 kadar talebeye Kur'an okumasını öğreten Ayşe Hoca’nın evinin üst katındayız. O gün, bir ders önce Hocanın bana vermiş olduğu «Amme Cüzü» ndeki dersime çalışmanın verdiği huzur ile sıranın bana gelmesini ve hocamdan bir aferin kazanmak arzusunun verdiği çocuksu hislerimle başbaşayım.
Birden bulunduğumuz eski evin kırık dökük kapısının alışılmamış bir şekilde vuruluşu ile hepimiz irkiliyoruz. Aşağı katta oturan kiracı kapıyı açıyor fakat hepimiz pür dikkat acaba ne var diye geleni merak ediyoruz. Hoca dersi bırakmış elimizdeki kitaplarımız yana düşmüş vaziyette geleni merak ederken, kapıdan beş polis ve bekçinin âniden içeri girişi hepimizi korkutuyor.
Elli yaşlarında nur yüzlü, o müslüman kadınlığın örneği Ayşe Hoca Hanım ayağa kalkıyor ve polislerle arasında şu konuşma geçiyor:
- Buyurun memur beyler, bir emriniz mi var?
- Siz burada çocuklara ne öğretiyorsunuz?
- Allah rızası için bu çocuklara Kur’an okumasını öğretmeye çalışıyorum.
- Kadın, sen bunun yasak olduğunu bilmiyormusun?
- Yasak olduğunu bilmiyorum benim bildiğim kötü şeyler yasaktır.
Bu konuşmaları dinleyen bizler ise, kimimiz ağlıyor, kimimiz de korkudan kaçmaya çalışırken iki polis elimizdeki cüzleri topluyor, hepsini gözümüzün önünde tekmelerken biriside kibritle yakıyordu. Ayşe Hoca Hanımı bir polisin saçlarından tutarak üst kattan alt kata zorla indirişi ve yapılan hakaretleri ömrümün sonuna kadar unutamam.
Daha sonra bizleri ikişer kol halinde olmak üzere, bugün anarşistlere dahi reva görülmeyen hareketlerle ite, kalka karakola götürdüler. Babalarımızı, babası olmayanların da yakınlarını karakola çağırdılar. Veli durumunda olanların, bizleri neden hocaya gönderdiler diye ifadeleri alınıp, yeterince hakaret yapıldı. Ayrıca biz mâsum sabilerin bir daha kendi kitabımız olan Kur'anı öğrenmek için hocaya gitmemizi önleyici gereken korkutucu tehdid ve tenbihten sonra belkide gıdasızlıktan solgun yüzlerimize birer tokat vurarak evlerimize gönderiyorlardı.
O, nur yüzlü ve kalbi îmânlı hocamızın bu hadiseden bir ay kadar sonra vefatı çocuk olmamıza rağmen içimizde büvük bir iz bırakmıştı. Mekânı Cennet olsun ve Kâfirler için yaşasın Cehennem!..
İsmail Karakuzu / Malatya
NEX24 Interview -
Französischer Historiker: „Die Verbrechen der armenischen Milizen sind in Vergessenheit geraten“
Bénard: "In Frankreich sind die Chancen gleich null einen Verlag zu finden, der ein Buch über die türkisch-armenische Tragödie veröffentlicht, wenn dieses Buch nicht konform mit der Position des Erziehungsministeriums und dem exekutiven Ausschuss ist.
Ich habe 70 Verlagshäuser in Frankreich, Belgien, Luxemburg und in der Schweiz kontaktiert, ohne Erfolg. Und dann geschah ein Wunder. Ein Verlag aus Paris zeigte sich plötzlich einverstanden, das Buch zu veröffentlichen. Nach anderthalb Jahren ist das Buch endlich verfügbar. Es gibt viele Bestellungen. Der Verlag und Autor freuen sich darüber. Leider waren diese Glücksgefühle von kurzer Dauer. Eine Woche später hat der Verlag solche Angst bekommen, dass die Veröffentlichung meines Buches sofort gestoppt wurde. Es wurden allerlei Drohungen gegen den Verlag ausgesprochen."
NEX24: Was könnten die Armenier politisch fordern, was die Türken?
So konnten sie ein offizielles Statement abgeben, das ein für alle Mal klären würde, ob es sich um einen Völkermord gehandelt hat oder nicht. Und auf der anderen Seite, die westliche Welt, die von der Türkei verlangt, dass sie einen Völkermord anerkennt, welche von einer Großzahl sehr kompetenter und ehrlicher Historiker angefochten wird, da die Millionen türkischer Zivilisten, die durch die armenischen Milizen der Daschnaken und der Hintschaken getötet worden sind, stillschweigend vergessen werden.
“Alle Massaker, alle Verbrechen, alle Vergewaltigungen, die von den Armeniern begangen wurden, sind vollkommen in Vergessenheit geraten.”
Die Armenier erinnern fortwährend die Weltöffentlichkeit an diese Tragödie, in der, ihrer Meinung nach, alle Armenier unschuldige Opfer und die Türken blutige Henker waren. Mehr als ein Jahrhundert nach dieser Tragödie vermitteln die Armenier ihren Kindern einen tiefen Hass den Türken gegenüber und lehren sie ihre Version der Geschichte, wobei sie ohne Grund durch die Türken massakriert worden seien. Die Armenier und die armenische Diaspora wünschen sich keine Annäherung mit der Türkei. Das Einzige woran sie interessiert sind, ist die Anerkennung des sogenannten Völkermordes, damit sie hohe Reparationszahlungen bekommen sowie die Zurückgewinnung der vermeintlichen armenischen Territorien. Meiner Meinung nach ist ein türkisch-armenischer Dialog momentan verfrüht.
NEX24: In Ihrem Buch gehen Sie auch auf Massaker an Türken ein, die durch armenische Milizen begangen wurden. Das ist stark konträr zur Vorgehensweise vieler Lobby-Historiker und auch des sogenannten Instituts für Diaspora- und Genozidforschung an der Ruhr Universität, die sich in peinliches Schweigen hüllen, wenn es um die Verbrechen armenischer Milizen an der muslimischen Bevölkerung geht. Reduziert aus dieser Sichtweise der Westen die Geschehnisse nicht zu stark auf eine schwarz-weiß Malerei? Also anders ausgedrückt, waren Armenier wirklich nur Opfer und die Kurden und Türken die Täter?
Bénard: Ich erzähle in meinem Buch Geschichte verdreht von den Massakern, die von den armenischen Milizen der Daschnaken und Hintschaken begangen worden sind. Die fast 1 Million (oder vielleicht mehr) Opfer waren alte Leute, Frauen und Kinder, denn alle dienstfähigen Männer kämpften an verschiedenen Fronten. Die Türkei wurde von allen Seiten attackiert. In den Dörfern blieben nur die wehrlosen Frauen, Kinder und die alten Leute. Auf genau diesen Augenblick hatten die Armenier gewartet, um die restliche Bevölkerung zu töten und die Städte und Dörfer in Brand zu setzen.
Alle Massaker, alle Verbrechen, alle Vergewaltigungen, die von den Armeniern begangen wurden, sind vollkommen in Vergessenheit geraten. Sie werden nicht in der offiziellen türkisch-armenischen Geschichte von 1915 erwähnt. Es bleiben nur die von den Türken begangenen Verbrechen übrig, die sehr übertrieben dargestellt werden, manchmal auch nur erfunden. Mehr als ein Jahrhundert später bleiben die Armenier in der kollektiven Erinnerung trotz aller ihrer Verbrechen als die unschuldigen Opfer und die Türken und Kurden als die ewigen Schuldigen haften.
NEX24: Die Türkei hat ja vorgeschlagen eine internationale Historikerkommission zu diesem Thema einzuberufen. Warum geht die armenische Diaspora und Armenien darauf nicht ein?
Bénard: Am 10. April 2005 hat Präsident Erdoğan, damals noch erster Minister, dem Präsidenten der armenischen Republik einen Brief geschrieben. In diesem schlägt er ihm offiziell vor, eine Gruppe von Historikern aus den beiden Ländern zu bilden, damit sie gemeinsam die Ereignisse von 1915 aufarbeiten, nicht nur auf der Basis der nationalen Archive der Türkei oder der von Armenien, sondern auch die Archive von den betroffenen Drittländern. Am Ende sollen die Schlussfolgerungen diese Analyse der internationalen öffentlichen Meinung vorgestellt werden. Es ist schwer zu glauben, dass so ein Vorschlag aus einem Land kommen könnte, dass sich schuldig weiß. Auf die gleiche Art und Weise ist es unverständlich, dass die Armenier, die ihre Unschuld durch die Welt posaunen, diesen Vorschlag ablehnten. Warum haben die Armenier nicht darauf zurückgegriffen?
Warum haben sie das nicht vor Jahrzehnten gemacht? Was haben Sie zu befürchten?
Alle diese grundsätzlichen Fragen werden ohne Antwort bleiben so lange Experten, Historiker und Juristen nicht zu Wort kommen können. Ein Land des Völkermordes zu bezichtigen, um seine eigenen inneren Konflikte zu lösen, ist eine extrem schwere Anklage, die ernst genommen werden sollte und die Irrtümer ausschließen muss.
Die einzige Abhilfe zu diesem bedeutungsvollen Problem kann nur, wie Recep Tayyip Erdoğan, Präsident der Türkei, vorgeschlagen hatte, gelöst werden. Nur durch die Intervention von Historikern, Juristen und Experten, aber dies wurde von den Armenien abgelehnt. Dieser Vorschlag sollte noch mal gemacht werden, aber Europa sollte als Zeuge dabei sein, sodass Armenien es unmöglich ablehnen könnte.
NEX24: Monsieur Bénard wir bedanken uns für das erkenntnisreiche Interview und hoffen auf eine angemessene Anerkennung der muslimischen Opfer und auf eine ausgewogenere Betrachtung der Ereignisse um das Jahr 1915.
Das Interview führten Ferhat Avşar und Kemal Bölge.
Das Buch aus der Feder des französischen Historiker Yves Bénard “Geschichte verdreht – Die Wahrheit über das Schicksal der Armenier im Osmanischen Reich“ ist erhältlich über folgende Links:
Amazon> https://www.amazon.de/Geschichte-verdreht-Wahrheit-Schic…/…/
Manzara Online Shop> https://www.manzara-verlag.de/shop/geschichte-verdreht/
https://nex24.news/…/franzoesischer-historiker-die-verbre…/…
Start Geschichte NEX24 Interview Französischer Historiker: „Die Verbrechen der armenischen Milizen sind in Vergessenheit... PolitikAuslandGeschichteInterviews NEX24 Interview Französischer Historiker: „Die Verbrechen der armenischen Milizen sind in Vergessenheit geraten“ Zu Yves Bénard: “...
NEX24.NEWS
Französischer Historiker: „Die Verbrechen der armenischen Milizen sind in Vergessenheit geraten“ | nex24.news
Start Geschichte NEX24 Interview Französischer Historiker: „Die Verbrechen der armenischen Milizen sind in Vergessenheit... PolitikAuslandGeschichteInterviews NEX24 Interview Französischer Historiker: „Die Verbrechen der armenischen Milizen sind in Vergessenheit geraten“ Zu Yves Bénard: “...
Schlanke Linux Distributionen für alte Rechner – Lightweight Linux Distros
linuxWenn Sie einen alten Desktop-Rechner oder Laptop besitzen und diesem neues Leben einhauchen möchten, ist eine leichte Linux-Distribution oft die einzige Möglichkeit, um eine flüssig funktionierende Computerumgebung zu schaffen. Hier gibt es eine Vielzahl von Optionen und damit potenziell jede Menge Verwirrung für Laien und auch fortgeschrittene Anwender.
Nicht wenige greifen deshalb auf ein unsicheres Windows XP zurück und gefährden ihre privaten Daten dadurch fahrlässig. Damit Sie auf der sicheren Seite arbeiten, surfen, streamen etc., hier die 10 leichtesten Linux Distributionen für alte Rechner.
Linux mit geringen Systemanforderungen
Die Anwendungen sind in Bezug auf ihre Systemanforderungen absteigend gelistet. Auf Platz 1 finden Sie also das Betriebssystem mit den geringsten Anforderungen.
Inhalt
Linux mit geringen Systemanforderungen
10. Peppermint
9. Lubuntu
8. Linux Lite
7. LXLE
6. CrunchBang++
5. Bodhi Linux
4. antiX Linux
3. SparkyLinux
2. Puppy Linux
1. Tiny Core
Fazit zu den Lightweight Linux Distros
10. Peppermint
Peppermint ist eine Cloud-fokussierte Linux-Distribution, die keine High-End-Hardware benötigt. Es basiert auf Ubuntu und verwendet die LXDE Desktop-Umgebung, um Ihnen ein eingängiges Arbeitsumfeld zu bieten.
Ursprünglich mit einem webzentrierten Ansatz für Netbooks gedacht, haben die Programmierer von Peppermint eine ICE-Anwendung entwickelt, durch die jede Website als Desktop-Applikation integriert werden kann.
Darüber hinaus gibt es eine sehr ordentliche Anleitung für Einsteiger, mithilfe derer sich neue und/oder unerfahrene Benutzern schnell zurechtfinden sollten. Ein Support Forum steht ebenfalls zur Verfügung.
Mindestsystemanforderungen für Peppermint OS:
RAM: 1 GB RAM (empfohlen 2 GB)
CPU: Prozessor basierend auf der Intel x86-Struktur
Festplattenspeicher: mindestens 4 GB
9. Lubuntu
Wie der Name schon sagt, handelt es sich bei Lubuntu um ein Mitglied der Ubuntu-Familie – aber basierend auf der LXDE-Desktop-Umgebung.
Sowohl auf älteren als auch neuen Rechnern leistest Lubuntu sehr gute Arbeit. Es ist eine der leichteste Varianten von Ubuntu, also bietet es sich natürlich für ältere Hardware an.
Lubuntu kommt mit GPicView für die Bildbetrachtung, MTPaint für die Bildbearbeitung, Evince für die Ansicht von PDFs, dem Audacious Musik-Player, dem Gnome-Player für Video, Guvcview für Webcam-Einsätze, dem beliebten Chromium Bowser, Sylpheed für E-Mail, Pidgin für Instant Messaging, Transmission für Torrents, Gnumeric für Tabellenkalkulationen, AbiWord für Texte, Xpad für Notizen und vielem mehr.
Wenn Sie Ubuntu schon einmal verwendet haben, dann wird Ihnen Lubuntu sehr bekannt vorkommen. Software und Verzeichnisse sind identisch.
Mindestanforderungen an die Hardware für Lubuntu:
RAM: 512 MB RAM (empfohlen 1 GB)
CPU: Pentium 4, Pentium M, AMD K8 oder höher
8. Linux Lite
Linux Lite ist natürlich eine abgespeckte Version der klassischen Linux-Distribution. Selbst Anfänger können dieses eingängige Betriebssystem auf älteren Computern leicht benutzen. Linux Lite basiert auf Ubuntu LTS (Long Term Support). Die LTS-Version bietet 5 Jahre Support. Das heißt, sobald Sie Linux Lite auf Ihrem Computer installieren, sollten Sie automatisch Updates für 5 Jahre erhalten.
Linux Lite ist laut Entwickler sofort einsatzbereit. Sie müssen also keine zusätzliche Software installieren, was selbstverständlich ziemlich hilfreich für Anfänger ist.
Einige der vorinstallierten Apps sind Firefox, Thunderbird für E-Mails, Dropbox für Cloud-Speicher, der VLC Media Player für Musikhören und Videos, LibreOffice für Büroarbeiten aller Art und Gimp für Bildbearbeitung.
Mindestanforderungen an die Hardware für Linux Lite:
RAM: 512 MB RAM (empfohlen 1 GB)
CPU: 700 MHz Prozessor
Display: VGA-Bildschirm 1024×768 (empfohlen VGA-, DVI- oder HDMI-Bildschirm 1366×768)
Festplattenspeicher: mindestens 5 GB
7. LXLE
LXLE ist im Grunde eine Weiterentwicklung der Lubuntu LTS-Version. Es wurde speziell entwickelt, um alte Computer wiederzubeleben.
Obwohl es sich um eine sehr leichte Linux-Distribution handelt, müssen Sie bei LXLE nicht auf eine intuitive Benutzeroberfläche und einiges Design verzichten. Das System ist zur Leistungssteigerung alter Rechner optimiert und wird mit einer Vielzahl von leichten Standard-Anwendungen geliefert.
Mindestanforderungen an die Hardware für LXLE:
RAM: 512 MB (empfohlen 1 GB)
CPU: Pentium 3 (empfohlen Pentium 4)
Festplattenspeicher: 8 GB
6. CrunchBang++
CrunchBang++ ist auch bekannt als CBPP oder #!++ oder CrunchBang Plus Plus. Crunchbang++ ist der Klon der toten Linux-Distribution Crunchbang Linux, die besonders einfach und ressourcenschonend war. Das Betriebssystem basiert auf Debian 9 mit einem minimalistischen Nutzer-Interface. Letzteres ist um den leichten Openbox Window Manager aufgebaut.
Hier haben wir ein einfach zu bedienendes und sehr leichtes Linux mit guter Funktionalität.
Einige der Standardanwendungen in Crunchbang++ sind Geany IDE, Terminator Terminal Emulator, Thunar File Manager, Gimp für die Bildbearbeitung, Viewnior Image Viewer, VLC Media Player für Musik, die Xfburn CD/DVD-Brennsoftware, der Iceweasel Browser, der Transmission Torrent Client, das Tabellenkalkulationsprogramm von Gnumeric, Evince PDF Viewer, der gFTP File Transfer Client, der Xchat IRC Client und AbiWord für die Textbearbeitung.
Mindestanforderungen an die Hardware für CrunchBang++:
Es gibt keine offiziellen Hardware-Empfehlungen für Crunchbang++. Es sollte mit 512 MB RAM und einer Pentium 4 CPU funktionieren.
5. Bodhi Linux
Bodhi Linux ist wirklich sehr gut geeignet für die Nutzung auf einem älteren Computer. Da nicht viel Software vorinstalliert ist, benötigen Sie nur sehr wenig Speicher, um es zu verwenden. Natürlich sind Programme auch hier praktisch frei nachinstallierbar.
Die Verwendung des Window Managers Enlightenment macht das Betriebssystem zudem überaus schnell, womit Bodhi Linux vielen anderen Linux-Distributionen einen Schritt voraus ist.
Sollte einmal ein Problem mit Enlightenment oder einer anderen Funktion von Bodhi auftreten, finden Sie schnell Hilfe innerhalb der zahlreichen Support Guides.
Enlightenment kommt mit einige grundlegende Anwendungen, wie dem schnellen Midori Browser oder dem ePad Text Editor. Apps für Multimedia gibt es nicht, können aber schnell über das App Center installiert werden.
Mindestanforderungen an die Hardware für Bodhi Linux:
Arbeitsspeicher: 256 MB RAM
CPU: 1,0 GHz
Festplattenspeicher: 4 GB Festplattenspeicher
4. antiX Linux
antIiX ist eine leichte Linux-Distribution, die auf Debian Linux basiert. Die Entwickler sind sehr stolz darauf, hier eine Systemd-freie Linux-Distribution bereitstellen zu können. Dass das Betriebssystem Systemd-frei ist, sollte Laien egal sein, viel wichtiger ist für jene wohl, dass es bestens auf alten Rechnern läuft.
antiX Linux verwendet den Icewm Window Manager, der dafür sorgt, dass das System auch auf sehr ressourcenbeschränkten Geräten funktioniert. Es bietet nur wenig vorinstallierte Software, sodass die Speichervoraussetzungen gering sind. Das Installieren zusätzlicher Programme ist aber wie immer kein Problem.
Mindestanforderungen an die Hardware für antiX Linux:
Arbeitsspeicher: 256 MB RAM
CPU: Pentium 3
Festplattenspeicher: 2,7 GB
3. SparkyLinux
Der dritte Platz auf unserer Liste der leichten Linux-Distributionen gehört SparkyLinux. SparkyLinux ist zwar ein Betriebssystem mit grundsätzlich sehr geringem Umfang, zielt aber gleichzeitig auch auf moderne Computer ab. Es gibt verschiedene Versionen mit vielen und weniger vorinstallierten Anwendungen.
SparkyLinux basiert auf Debian und verfügt über mehrere Desktop-Umgebungen, darunter LXDE, OpenBox/JWM, e17, MATE, LXQt, Cli und GameOver.
Für Ihren alten Computer sollten Sie die Base Edition wählen. Hier können Sie dann natürlich alles, was Ihnen an Anwendungen fehlt, ganz leicht nachinstallieren.
Mindestanforderungen an die Hardware für SparkyLinux:
RAM: 256 MB RAM für LXDE, e17, Openbox, GameOver und 384 MB RAM für MATE, LXQt
CPU: Intel i486 oder Amd64
Festplattenspeicher: 5 GB
2. Puppy Linux
Puppy Linux ist eine der kleinsten und dabei schnellsten Linux Distributionen. Sie ist standardmäßig nur ca. 200 MB groß.
Das System kann zum Beispiel ganz einfach über einen USB Stick gestartet werden. Es ist aber ebenso möglich, es per CD/DVD zu verwenden. Nach dem Booten ziehen Sie den USB Stick einfach heraus bzw. werfen die CD/DVD aus und Puppy Linux läuft reibungslos weiter. Das Betriebssystem ist so klein, dass es alles im RAM speichert, was es wiederum sehr schnell macht. Sie können sogar sämtliche Daten auf demselben USB-Stick ablegen, von dem Sie Puppy Linux booten.
Puppy Linux verwendet den JWM und Openbox Window Manager, was den Ressourcenverbrauch überaus gering hält. Wenn Sie Puppy Linux auf einem alten Computer verwenden, sollten Sie selbstverständlich versuchen, ausschließlich dementsprechend leichte Anwendungen und Tools zu installieren.
Da Puppy Linux so konzipiert ist, dass es möglichst schnell funktioniert, wird nur wenig vorinstallierte Software mitgeliefert. Es gibt zum Beispiel AbiWord für die Textverarbeitung, Gnumeric für Tabellenkalkulationen und verschiedene Programme zur Grafikbearbeitung sowie Medienwiedergabe.
Mindestanforderungen an die Hardware für Puppy Linux:
RAM: 64 MB (empfohlen 256 MB)
CPU: 333 MHz
1. Tiny Core
Tiny Core ist tatsächlich nur 15 MB groß! Für ihren geringen Umfang hat diese Linux Distribution allerdings erstaunlich viel zu bieten. Sie kommt mit einem minimalen Interface und sehr wenigen installierten Anwendungen, aber bootet schneller als jedes andere Betriebssystem.
Tiny Core Linux entstand aus dem Damn Small Project, ist jetzt aber völlig unabhängig. Es arbeitet standardmäßig mit FLTK/FKWM und BusyBox Desktop. Wie bei den zuvor genannten Betriebssystemen bekommen Sie auch hier die Möglichkeit, von Office-Programmen bis hin zu Multimedia Software praktisch alles nachzuinstallieren.
Sie haben die Wahl zwischen drei Editionen: Core, Tiny Core und CorePlus. Core ist das Basissystem, das nur CLI (Command Line Interface) bietet. Für Ihren alten Rechner ist das natürlich ideal, aber weniger erfahrene User werden hier wohl eher nicht zugreifen.
An jene richtet sich die TinyCore Edition. Diese bietet ein GUI Interface (Graphical User Interface), mit dem auch Anfänger schnell zurechtkommen sollten.
Mindestanforderungen an die Hardware für Tiny Core Linux:
RAM: 46 MB (empfohlen 64 MB)
CPU: Pentium 2
Fazit zu den Lightweight Linux Distros
Die Installation eines der beschriebenen Linux-Systeme sollte Ihnen in jedem Fall keine Probleme bereiten. Sie erhalten bei allen Distributionen Tutorials, Anleitungen und/oder weiteren Support. Achten Sie dabei immer darauf, auch beim Hinzufügen von zusätzlichen Anwendungen keine Ressourcenfresser zu wählen. Wenn Sie die Installation genau nach Vorgabe bzw. den vorausgesetzten Mindestanforderungen durchführen und auch im Nachhinein keine zu großen/aufwendigen Programme installieren, wird Sie Ihr alter Rechner sicher noch einige Zeit verlässlich begleiten!
1 Kommentar
CHPnin propaganda stratejilerini uluslararası bir aklın belirlediği çok açık.
Geçtiğimiz aylarda ortaya çıkan ABD menşeli rasim bölücek isimli danışmanın bu bağlantıyı sağladığı konuşulmuştu, mümkündür.
Aslında sorulması gereken soru şu: CHP'yi kim yönetiyor?
chp 2010de fetö eliyle yapılan operasyonla dönüştürüldü ve uluslararası güçlerin maşalığını yapan bir 5.kol örgütüne dönüştü
kadrolarındaki ulusalcı Kemalist kadrolar sepetlendi, yerlerine mezhepçi, kripto - amerikancı tipler yerleştirildi
bunların işlerini her gün izliyoruz
fetö ABD merkezli bir terör örgütü olarak 2010 yılında Baykal'ı bir kaset operasyonuyla indirdi
ve soros vakıflarında yetişmiş k.kılıçdaroğlu'nu chp'nin başına getirdi.
ülkenin ana muhalefet partisi genel başkanı, bir terör örgütü tarafından belirlenmiş bir ülkeyiz.
ABD'de muhalefette olan demokrat Parti'nin başına DEAŞ ya da ElKaide operasyonuyla bir başkan atandığını düşünebiliyor musunuz?
İşte bu CHP son derece akılcı bir iletişim stratejisi ile dün başlatılan yardım kampanyası gibi her işi sabote ediyor ve bu konuda maalesef başarılılar
Sadece bugüne bakarak CHPnin ne olduğunu anlayamayız
Bu ülkede batı yanlısı siyasi hareketin evirmi şöyledir:
… -1889 - Jön Türkler
1889-1923 - ittihat Terakki
1923-1946 - CHP - Kemalist / Cumhuriyetçi
1946-1980 - CHP - Kemalist / Amerikancı
1980-2002 - Kemalist vesayet
Bugünkü CHP 90larda militan laik Kemalist bir çizgideyken
2010 operasyonu ile tamamen Sorosçu - mezhepçi bir yapı tarafından kontrol edilir hale gelmiştir.
Fetö ve global medya (Fox vs) bu partinin tüm politikalarını yönetmekte ve adeta aklını oluşturmaktadır
Ahmet A
@Ahmetfree2
·
4s
bu aklın kendi içlerinde nasıl deşifre olduğunu hatırlar mısınız?
Fetö tarafından atanan kukla kılıçdaroğlu'nun iplerini kimin tuttuğunu tuncay özkan bir süre önce ortaya dökmüştü,
sonra ne olduysa birden çenesini kapatıverdi
'Gizli merkez' iddiası canlı yayını karıştırdı
Habertürk TV'de yayınlanan Türkiye'nin Nabzı pr...
hurriyet.com.tr
Ahmet A
@Ahmetfree2
·
4s
Sevilay Yılman, "Tuncay Özkan bir gazeteci arkadaşıma:
CHP 'de gizli bir karar merkezi var. Bu karar merkezi CHP 'nin dışında bir oluşum. Biz de kim olduklarını bilmiyoruz.
Kemal Bey orada alınan kararları MYK’ya getiriyor.' diyor."
Ahmet A
@Ahmetfree2
·
4s
gerçek şu ki, bugün kendisine "ülkenin kurucu partisi" sıfatını yapıştıran CHP soros kontrolünde tiplerin yönettiği karanlık bir 5. kol teşkilatıdır.
Atılan her milli adıma, her sınır ötesi harekata vs karşı çıkmalarının ve 15 Temmuz'u destekleyen tavırlarının nedeni budur.
Ahmet A
@Ahmetfree2
·
3s
Soros - fetö global aklının Türkiye'deki tek manivelası CHP değildir tabi.
Fetö'nün Meral'e kurdurduğu partiden (koray aydın'ın iddiasıdır)
terörist hdp'ye, babacan partisine kadar heryere bulaşan ve çürüten kanserli bir yapıdan bahsediyoruz.
Ahmet A
@Ahmetfree2
·
3s
Bugün "maaşımı ihtiyaç sahiplerine bağışlıyorum" diyenlere
"Zırnıkyok"pisliğini yapanların kökenlerine bakın, türk-müslüman aidiyetini bulamazsınız
Akılları ise bu uluslararası çetelerce yönetilen bozuk tiplerdir
İşte bu asında bin yıllık bir çatışmanın günümüzdeki tezahürüdür
Ülkücüler neden Kemalist oluyor ya da öyle görünüyor?
Türklerin tarihte kurduğu en büyük ve uzun süre hayatta kalmış devletini yıkıp
Bin yıllık Müslüman türk medeniyetini gömen Selanik merkezli ittihatçılarla
Anadolu çocuklarının ne alakası olabilir?
Ne 1908 darbesini yapan ittihatçılar, ne de 1923te Ankara'da devlet kuran ekip Türk - Müslüman değerlerine yakın insanlar değillerdi.
Bunları toplumun bir kısmına kabul ettirmek için Moiz Kohen denen Yahudi yüzlerine türkçülük adlı bir maske geçirmiştir.
Kendilerini "tarihte esaret yüzü görmemiş Türk milletinin çocukları" gören ülkücüler;
Moiz Kohen-tekinalp adlı bir yahudinin kurduğu türkçülük oyununun piyonu olmaktan rahatsız olmuyorlar mı acaba
Ya da ernst hirsch adlı yahudinin eseri 5816yı sorgulamamak hangi Türk'e yakışır?
Türklerin tarih boyunca en karakteristik özelliği başlarındaki emire olan itaatleridir.
Kendilerini Anadolu'ya savaşmaya göndermiş Sultan'ı;
sürgünde açlık ve sefalet içinde, sefil bir ölüme yollayan
1924'ün Ankara hükümetine mi ülkücüler -adeta- tapınıyor?
Bakın burada tek bir kişinin işlerinden bahsetmiyorum.
Ernst Hirsch adlı Yahudi hukukçunun bu milletin boynuna taktığı 5816 yuları çıkartılsın herkes ne söylenmesi gerekiyorsa söyler.
Yahudi yularıyla dolaşan bir Türk olmak bana dokunuyor,
sizi bilmem.
Bugün sosyal medyada ülkücü kimliğiyle dolaşanların çoğu fetö'cü.
Bir kısmı da yakın zamanda uydurulan tengrici denen islam bilmez tipler. Bunlara göre İslamiyet türklüğü geride bırakmış.
Çoğuyla eskiden tartıştım, arkalarında avrasyacılar ve fetöcüler olan tuhaf bir network
bugün ana avrat sövdükleri Yavuz Bahadıroğlu yıllardır bu Selanik çetesinin işlerini ortaya dökmeye çalışan yazılar yazıyor.
Türklerin büyük devleti Selanik merkezli bir çete tarafından 1908-1924 arasında yıkıldı, bu kendilerine ülkücü diyen tiplerin bundan haberi bile yok.
Merak eden varsa söyleyeyim, ben türkmen kökenliyim, soyum oğuzların yiva boyundan gelir
Hayatımda ilk okuduğum roman Nihal Atsız'ın Bozkurtlar'ıdır. Kimse bana kan muhabbeti yapmasın
Ama Osmanlı'nın yıkılışını dert etmeyen adamın türklüğünden ve müslümanlığından şüphe ederim
Meraklısı 5816yı çıkartan Bayar'ın kökenini araştırsın
Ya da 1919'da Anadolu'ya çıkan Yunanlıları kimin destekleyip işgale ittiğini, karşılarına çıkan çerkes Ethem'i kimin öldürmeye çalıştığını vs
Hala bu Yahudi prangasından rahatsız olmayıp kendine ülkücüyüm diyen varsa bravo
Ülkücüler ekseriyetle dindar ve Osmanlı yanlısıdır, maalesef aralarına her zaman kriptolar sızmıştır
Bugün militan Kemalist görünen tiplerin gerçekte ne Türk ne Müslüman kökenli olduklarını sanmıyorum
Gerçek bir ülkücü Türk'ün büyük devletini yıkan adamlara muhabbet duyamaz
Son dönemde ülkücü görünen bazı tiplerin militan kemalizmi savunduğunu,
tengricilik adı altında din-islam düşmanlığı yaptığını görüyorum.
Bunların elebaşlarından biriyle 2014te bir kitap fuarında biraz konuşunca olayı anlamıştım.
Bakalım gerçek ülkücüler ne zaman farkedecek
mhp ve ülkücüler kemalizmin teminatıdır çünkü özleri ırkçılıktır ve ırkçılık şeytandandır. hilâfet ve şeriât kanunları tatbik edildiği zaman, lisânımız arabca elifba ile yazıldığı zaman ilk bunlar karşı çıkacaktır.
Son dönemde ülkücü görünen bazı tiplerin militan kemalizmi savunduğunu,
tengricilik adı altında din-islam düşmanlığı yaptığını görüyorum.
Bunların elebaşlarından biriyle 2014te bir kitap fuarında biraz konuşunca olayı anlamıştım.
Bakalım gerçek ülkücüler ne zaman farkedecek
Ülkücüler ekseriyetle dindar ve Osmanlı yanlısıdır, maalesef aralarına her zaman kriptolar sızmıştır
Bugün militan Kemalist görünen tiplerin gerçekte ne Türk ne Müslüman kökenli olduklarını sanmıyorum
Gerçek bir ülkücü Türk'ün büyük devletini yıkan adamlara muhabbet duyamaz Meraklısı 5816yı çıkartan Bayar'ın kökenini araştırsın
Ya da 1919'da Anadolu'ya çıkan Yunanlıları kimin destekleyip işgale ittiğini, karşılarına çıkan çerkes Ethem'i kimin öldürmeye çalıştığını vs
Hala bu Yahudi prangasından rahatsız olmayıp kendine ülkücüyüm diyen varsa bravo Kimse bana kan muhabbeti yapmasın Ama Osmanlı'nın yıkılışını dert etmeyen adamın türklüğünden ve müslümanlığından şüphe ederim
İpçisi, hdplisi, chplisi, saadetçisi (zillet ittifakı) birleşip her konuda birbirlerine destek olurken,
MHP’den hangi konuda destek gördük?
Sayfalarına bakıyorum hiçbir konuda Ak partiye destek vermemişler.
Etliye sütlüye karışmıyorlar
Peki bu ittifak niye var?
Ülkü ocakları başkanı mesele put olunca ejderha oluyor.
İmamoglunu, Mansur’a, kılıçdaroğluna ve hatta hdplilere gelince neden sesiniz çıkmıyor.
Ak partiye destek olmadığınız gibi adayına oyda vermediniz be.
Kimi kandırıyorsunuz.
Genel Başkan yardımcınız Fatih Tezcana hakaretler yağdırıyor, fetöcüler Ülkü ocaklarını gazlıyor.
Sizde bu oyunlara çok güzel geliyorsunuz.
Siz bu ittifakı kendinize alan açmak için kullanıyorsunuz.
Bu kadar oyla bizi esir mi aldınız?
Aman mhpliler gücenmesin, aman incinmesin.
Kardeşim ben inandığımı söylerim kim küsüyorsa küssün, kim inciniyorsa incinsin.
Vesselam...
Kopiert von Ramo Ak
Es gibt derzeit Kritiker von mir, die ständig mich nerven und meinen, zu Zeiten der Corona gehöre es sich nicht, politisch kritisch gegen Deutschland zu schreiben.
Dabei wird wieder einmal altbekannte deutsche Doppelmoral ausgeübt, die ihresgleichen weltweit sucht.
Vorwärts ist die Parteizeitung der deutschen Partei SPD. Das seit 1876.
Was denkt Ihr, womit sich die SPD-Zeitung heute medial beschäftigt?
Natürlich mit Kritik über die Türkei und Erdogan.
Wenn sie wenigstens nicht frech-dreist lügen würde, die Schreiberin Kerstin Karasu, würde ich das ja auch noch respektieren.
Aber diese SPD-Kerstin schreibt. Ich zitiere wortwörtlich:
"Warum wurden tausende von türkischen Pilger, die vor einigen Wochen aus Mekka zurückkehrten, weder gestestet noch unter Quarantäne gestellt? Das hatte wohl maßgeblich zur Verbreitung des Virus in der Türkei beigetragen. "
An deutscher Dreistigkeit nicht zu übertreffen diese Lügen. Zum einen kamen alle Pilger erst einmal in Quarantäne. Außerdem ist es eine Frechheit diesen Menschen die Schuld zuzuweisen.
Wem schieben wir in Deutschland die Schuld, dass Corona in Deutschland gelandet ist? Vielleicht irgendwelchen SPD-Anhängern, die ihren Ski-Urlaub in Österreich gemacht haben?
Warum hat die Regierungspartei SPD die deutschen Urlauber aus Österreich nicht sofort getestet oder unter Quarantäne gestellt
Diese deutsche Doppelmoral ist der Grund, warum ich so geworden bin, wie ich bin.
Deutsche Parteienzeitungen dürfen lügen und gegen Erdogan und die Türkei hetzen, wenn ich aber als Parteigründer einer deutschen Partei die deutsche Politik kritisiere, soll das in der jetzigen Situation unangemessen sein.
Fangt erst bei euren eigenen biodeutschen Politikern und Journalisten an. Wenn sie die Türkei kritisieren, gibt es sofort eine Retourkutsche von mir.
Man, man, man...
Bana diyorlarki cehepeye, kemalistlere, atatürkçülere, ata(e)istlere, komünistlere, sosyalistlere, feministlere, gaylere lezbiyenlere neden düşmansın?
onu masonlara sormak gerek
bence Kabala ile alakali
kabala siyah kötü Büyü demek
TRT-1'in Ya İstiklal Ya Ölüm dizisi bize yalanlar söylüyor. İngiliz askerleri İstanbul'u 16 Mart 1920'de değil, 16 ay önce 13 Kasım 1918'de işgal etti. Hem de 3 bin askerle. Tükürsen boğardın. Mustafa Kemal, İstanbul'da tam 6 ay İngiliz askerleriyle beraber yaşadı. Ne istiklali, ne ölümü?
13 KASIM 1918 / İNGİLİZLER İSTANBUL’U İŞGAL ETTİ.
MUSTAFA KEMAL'İN KANKASI RAUF BEY'İN (ORBAY)
YALANCI OLDUĞU ANLAŞILDI
Fotoğraf: Sağdaki fotoğrafa bile yalan söylettiler. Rauf Bey Mustafa Kemal'den 15 santim uzundu. Mustafa Kemal'e boy eklemişler... 13 Kasım 1918. 102 yıl önce. İstanbul'un işgali TRT-1'in anlattığı gibi olmadı. İşgal tarihi 16 Mart değildir. Bahriye Nazırı Rauf Bey, 30 Ekim 1918 tarihinde Amiral Calthorpe ile Mondros Mütarekesi'ni imzaladı, Osmanlı İmparatorluğu savaştan çekildi. Padişah Vahideddin anlaşmayı, maddelerini kendisine okumadan imzaladığı için İstanbul'a gelen Rauf Bey'i huzura kabul etmedi. Rauf Bey 2 Kasım 1918 tarihli Tasvir-i Efkâr ve Yenigün (2) gibi gazetelerden anlaşılacağı üzere basına, imzaladığı Mondros’u bir zafer olarak sundu. Verdiği demeçte şöyle dedi:
• “Hoşnut ve gururluyum. Ülkenin ve saltanatın geleceği bu bırakışma ile bütünüyle güvence altına alınmıştır. Bu metin iki eşit taraf arasında imzalanmıştır. Britanya, Türk ulusunun yok olmasını istemiyor. “
• “İmzaladığımız mütareke sonucunda devletimizin bağımsızlığı saltanatın hakları tamamen kurtarılmıştır. Bu mütareke yenen ile yenilen arasında imzalanmış olan bir mütareke değil, belki savaş durumundan çıkmak isteyen iki denk kuvvet arasında imzalanabilecek çatışmalara son veren bir belge niteliğindedir”
Gazetecilerin soruları üzerine de Hüseyin Rauf Bey:
“İstanbul’umuza tek bir düşman askeri çıkmayacaktır. Tersanelerimiz işgal olunmayacaktır. Demiryollarına el konulmayacaktır. Adana kurtarılmıştır. Ne miktar asker terhis edeceğimizi biz saptayacağız” gibi gerçek olmayan son derece iyimser cevaplar vermiştir.(3)
Rauf Bey mütareke imzalanınca General Townshend aracılığıyla Londra’ ya şu mesajı göndermişti:
” Dönüşünüzde Lord Curzon’a Türkiye’nin İngiltere için pek sadık bir müttefik olabileceğini rica ederim söyleyiniz.”
Milli mücadeleye yardımları dokunan bir paşanın Mondros yıllarında böyle bir demeç vermesi ebetteki şaşkınlık verir. Kurtuluş savaşı sonuçlanınca bu demeci yüzünden çok defa pişmanlık duymuş, açıklamak durumunda kalmıştır.
Rauf Bey hatıralarında, Mondros Mütarekesi’nin imzalanışını şöyle yazmaktadır:
“Müttefiklerimiz teslim olmuşlardı. İleri safhalarda savaşan ordularımız ihanet yolunu seçen azınlıkların tehdidi altında idiler. Savaş malzememiz kalmamıştı. Hazine boştu. Düşmanlarımız kuvvelerini üzerimize yığmışlardı. Bütün vatanı istilâdan kurtarabilmek için mütarekeyi bir an önce imzalamaya mecbur ve mahkûmduk. Neyi kurtarabilirsek kurtaracak, istiklâlimizi elimizde kalabilmiş olanlara dayandırabilecektik.
… Şartların ağırlığı ile o derece perişandım ki, İstanbul’dan ayrılmadan önce Sadrazam İzzet Paşa ile mütarekenin bir an önce imzası ve bu suretle düşman kuvvetlerinin ilerleyişinin durdurulması noktasında mutabık olmakla beraber telsizle maddeleri bildirdim. Cevabın mahiyetini idrak etmekle beraber daha çok ruhî sebeplerle sorduğum soruya müspet cevap geldi. Yaşlı gözlerle ve izacı imkansız olan hisler içinde mütarekeyi imzaladık”.
Rauf Bey'in siyasî hayatını gölgeleyen olay, Mondros Mütarekesi’nin altına imza koyan baş murahhas olmasıdır. Yukarıdaki sözlerinde de göreceğiniz üzere, Rauf Bey kendi kendisi ile çelişen açıklamalar yapmış ve ilerleyen zamanlarda imzaladığı bu mütarekenin getirdiği sonuçlar ile mücadele etmek zorunda kalmıştır.
Müttefik devletlerin, çok sayıda Osmanlı şehrini işgal etmeleri, mütarekeyi imzalayan Rauf Bey'in askerlik ve tüm görevlerinden istifa etmesine sebep oldu.
Kaynaklar:
1. (Osmanlı Heyeti; Rauf Bey, Reşad Hikmet, Yarbay Sadullah ve Sekreter Ali Fuad (Tükgeldi)’dan oluşuyordu. Bkz. Ali Fuad Türkgeldi, Görüp İşittiklerim, Ankara 1951, TTK Basımevi, s. 151: Türk İstiklâl Harbi, c. I, Genel Kurmay Harp Tarihi Yayını, s. 31-32.)
2. Yeni Gün, 2 Kasım 1918; Selahaddin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, I, Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1977, s. 26.
3. Cemal Kutay, İstiklâl Savaşı’nın Maneviyât Ordusu, İstanbul 1977, s. 19-21.
4. A Fuad Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, İstanbul 1953, s. 276;
5. Jacques Benoit-Mechin: Mustapha Kemal ou la Mort d’un Empire, Paris 1954
6. Bilal Şimşir, Malta Sürgünleri, Ankara 1985, s. 173-75;
7. Cemal Kutay, Malta Sürgünleri, İstanbul 1978, s. 196.
8. http://www.atam.gov.tr/…/huseyin-rauf-Orbayin-hayati-1880-1…
Rauf Orbay 1: Hamidiye Efsanesi ve KahramanıRauf Orbay 3: Saltanatın Kaldırılması ve Lozan Anlaşmazlığı
Derin Düşünce .Org
@DDGrubu
- O karikatür Alevileri veya Hristiyanları hedef almış olsaydı Enver Aysever bunu paylaşır mıydı?
- Hayır.
- Peki Halk TV, CHP, PKK ve saz arkadaşları Alevileri veya Hristiyanları hedef alan bir karikatürü savunur muydu?
- Hayır.
- Başka sorum yok. Vicdan Bey.
6
Tweet dizisi
Yeni Tweetleri göster
Sohbet
S .İ .Y .A. H
@Doc_Dr_antiIaik
·
4s
1
Bilimsel uyarılar, hastalar üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda açıklanır
Bizde virüslü hastayı bile görmemiş laik doktorlar hergün neyin Corona'ya iyi geleceğini anlatıyor. Sonuçta aynı Cumhuriyet tarihi gibi bir bilgi kirliliği ortaya çıkıyor
Çünkü Kemalizm bilime zıttır
S .İ .Y .A. H
@Doc_Dr_antiIaik
·
4s
2
Kemalizmin bilimle iç içe zannedilmesinin nedeni, sürekli Atatürk ve Bilim kelimelerinin yan yana zikredilmesinden ibarettir. Kemalizmin öngördüğü eğitimde bilim "sonuçsuzdur"
O nedenle Kemalist bilim adamı çıkmaz
Ahbap çavuş birbirlerine "bilim adamı" diyen goygoycular çıkar
S .İ .Y .A. H
@Doc_Dr_antiIaik
·
4s
3
Kemalist eğitim sistemi ile Türkiye,
uzay bilimlerinde, genetikte, robot teknolojisinde sayabileceğiniz hiçbir pizitif bilimde "1" tane bilim adamı yetiştirememiştir
İsmini duyuran çok Türk vardır ama onlar, yabancı eğitim sistemlerinin ürünüdür
Bu eğitim sistemi ürün vermez
S .İ .Y .A. H
@Doc_Dr_antiIaik
·
4s
4
Yerlere göklere sığdıramadıkları üniversiteleri dünyada 400 ya da 500 lerdedir. "Geri kalmış Osmanlıdan Atatürk bizi aydınlıklara çıkardı" diyenlerin tamamı, bu listede 800. olsa bile yine de bu sistemi savunur. Çünkü konu egitim değil, mezheptir. Hatta, mezhepsizliktir
S .İ .Y .A. H
@Doc_Dr_antiIaik
·
4s
5
12 gün yıkanmayan bir mezhepsiz, hergün 5 vakit abdest alan, elini, yüzünü, kollarını, başını, ensesisini kulaklarını ve ayaklarını yıkayan mü'mini pis olmakla suçlar bu sistemde. Hayatı Hırsızlara oy vermekle geçmiş bir HIRSIZ OĞLU HIRSIZ da, hırsızlıkla !
yavuz yiğit Retweetledi
S .İ .Y .A. H
@Doc_Dr_antiIaik
6
Çünkü bu bir demokrasi savaşı değil, aslında bir mezhep savaşıdır.
Evvelki sene şizofren derecesindeki bir mezhepsiz, Hz Ali'nin babasının ismini ilk benden öğrendi !
Öylesine kör, öylesine bağnaz ve yobaz bir mezhep savaşı !
ÖS 7:08 · 19 Mar 2020·Twitter Web App
18
Retweetler
32
Beğeniler
S .İ .Y .A. H
@Doc_Dr_antiIaik
·
4s
@antiIaik_Dr
adlı kişiye yanıt olarak
7
Ellerinde güç yok ki hepimizi kılıçtan geçirsinler, o nedenle ya hesaplarımıza saldırıyorlar, ya imanımıza, ya başka kutsallarımıza !
Ama 1400 senenin kinini taşıyorlar !
S .İ .Y .A. H
@Doc_Dr_antiIaik
·
4s
8
Kemalizmin dibinde bağnaz, yobaz, zır cahil embesil bir mezhepsiz güruh vardır.
2 satır islam bilmeyen, 2 kelime karşında konuşamayan, herbirinin inancı bir digerinden farklı, aynı sloganları tekrarlayan serseri mayın bir grup !
S .İ .Y .A. H
@Doc_Dr_antiIaik
·
4s
9
Amaç mezhep ya da mezhepsizlik savaşı olduğu için kimin koynunda sabahladıklarının bir önemi yoktur bunların. Birgün Temel Karamolla'yı cani ilan eder, diğer gün herbirinin idolü olur.
Birgün Feto'nun ve ABD'nin, diğer gün Rusya'nın, bir başka gün Küba'nın !
S .İ .Y .A. H
@Doc_Dr_antiIaik
·
4s
10
Evvelki sene yine o mezhepsiz bana diyor ki 2010-12 döneminde hazinede ne çok para vardı.
Dedim ki sen elinde taşla, Gezide en önde değil miydin ?
Hizmetle, yolla, köprüyle, havaalanıyla, sağlık sistemindeki başarılarınızla ikna etmeniz mümkün değil bu azgın kabileyi !
S .İ .Y .A. H
@Doc_Dr_antiIaik
·
4s
11
Aklınızı başınıza alın !
Her gelenin altına yatan,her ihanete maşa olan bir kabile ve kocalarının saldırılarıyla karşı karşıyayız
Bir kısmınızın mücadele edip,diğerlerinin kurtulacağı günler çoktan geçti
Bunların yalanlarıyla,iftiralarıyla fert fert mücadele edilmesi şarttır
S .İ .Y .A. H
@Doc_Dr_antiIaik
·
4s
12
Ordan Whats up görüntüsü gelmiş, buradan ses kaydı düşmüş, berikinin kayınçosu bizzat şahit olmuş...
Geçin bunları !
Her müslüman üzerine Vatanını korumak Farz-ı Ayn'dır !
Hem Çanakkalenin geçilemediğini iddia edip hem de İstanbulun düşman işgalinden kurtuluşunu kutlamak başkalarına göre normal olabilir Saygım vardır ama bana göre normal değildir... #ÇanakkaleGeçilmez
Kennen Sie den unglaublichen Fall des Phineas Gage? Das passiert, wenn das Frontalhirn aussetzt
Es ist kaum vorstellbar, einen Unfall zu überleben, bei dem eine schwere Eisenstange den Schädel durchsprengt und Teile des Gehirns verletzt. Doch genau so einen Unfall hat der amerikanische Vorarbeiter Phineas Gage nicht nur bei vollem Bewusstsein überlebt, die meisten kognitiven Funktionen und seine Motorik waren auch noch völlig unbeeinträchtigt. Trotzdem gehört Phineas Gage zu den Fällen der Medizingeschichte, die Sie unbedingt kennen sollten. Seine Persönlichkeit war aufgrund der Frontalhirnschädigung nämlich vollkommen verändert und an kaum einem anderen Fall kann man sich die Folgen eines Frontalhirnsyndroms so gut einprägen. Mehr zu dem tragischen Fall erfahren Sie hier.
Tipp: Keine Lust zu lesen? Dann lernen Sie doch einfach online. Wählen Sie hier einfach einen oder mehrere Medizin-Kurse aus und starten Sie kostenlos.
Bild: “Phineas Gage” von Hey Paul Studios. Lizenz: CC BY 2.0
Der Unfall
Am 13. September 1848 stopfte der Vorarbeiter einer Truppe von Eisenbahnbauern in Vermont mit einer Eisenstange Pulver in den Stein und vergaß dabei den isolierenden Sand, als die Ladung plötzlich explodierte. Die knapp 1 m lange und 3 cm breite schwere Eisenstange schoss durch seinen Kopf und verletzte ihn schwer. Dennoch blieb Phineas Gage bei vollem Bewusstsein und überlebte den schweren Unfall.
Der Schaden
Die Eisenstange trat auf der linken Seite von unten in die Augenhöhle ein, verletzte das Jochbein und das Frontalhirn, und hinterließ einen großen Schaden an der frontalen Schädeldecke. Der Schaden war viel größer als der Durchmesser der Stange. Zudem beschrieben die Ärzte John Martin Harlow und Edward Higginson Williams, die Phineas Gage am Unfalltag sahen, die Durchtrittsstelle für heutige Methoden recht ungenau.
Die ließ sprichwörtlich Raum für Diskussionen. Hanna Damasio und ihre Kollegen versuchten, mittels Rekonstruktion am Computermodell, mögliche Durchtrittsstellen zu finden und grenzten die Auswahl auf 5 mögliche Trajektorien ein.
Vom Saubermann zum Draufgänger
Nach dem Unfall war Phineas Gage nicht mehr der Alte. Der zuvor als ausgeglichen, höflich und smart beschriebene Vorarbeiter war völlig verwandelt. Sein behandelnder Arzt, Dr. John Martyn Harlow, beschrieb ihn jetzt als unbeständig, sprunghaft, respektlos und ausschweifend. Er hatte starke Stimmungsschwankungen und konnte kaum Pläne für die Zukunft machen.
Deswegen verweigerte ihm sein alter Arbeitgeber auch die Wiederaufnahme seiner Stelle. Er hatte sich vom zuvor besten Vorarbeiter in eine unerträgliche Person verwandelt, mit der niemand mehr zusammenarbeiten wollte. Seine ehemaliger Arbeitskollegen beschrieben, er sei „nicht länger Gage“.
Später soll er dann zum Trinker und Herumtreiber geworden sein, ohne Ziel und mit oft wechselnden Anstellungen. Sein Lebensstil wurde ausschweifend, er gab sich Vergnügungen aller Art hin und verschwendete sein Geld. Dennoch gelang es ihm, mehrere Arbeitsstellen zu halten, so arbeitete er als Kutscher und 7 Jahre lang als Angestellter in Chile.
Das typische Frontalhirnsyndrom
Phineas Gage zeigt den typischen Symptomenkomplex für eine Schädigung des Frontalhirns, insbesondere des präfrontalen Kortex. Dabei gehen vor allem Fähigkeiten zum vorausschauenden Handeln und zur Regulation von Gefühlen verloren.
Dabei teilt man den präfrontalen Kortex nochmal in 2 Regionen ein, den dorsolateralen präfrontalen Cortex und den orbitofrontalen Kortex. Schädigungen des dorsolateralen präfrontalen Cortex führen u.a. zur Unfähigkeit, Regeln einzuhalten oder einen Plan zu verfolgen, zu Impulsivität und zu unzureichender Problemanalyse. Schädigungen des orbitofrontalen Kortex hingegen können zu unterschiedlichen Extremen im psychosozialen Verhalten, Apathie und Depression auf der einen Seite, aber auch Hyperaktivität, Ideenflucht, Distanzlosigkeit und Größenwahn auf der anderen Seite führen.
Merke: Auch bei Patienten mit Tumoren im Bereich des Frontalhirns kann es zu einer Veränderung der Persönlichkeit kommen. Typisch sind auch hier, dass soziale Normen nicht eingehalten werden, Impulse unkontrolliert sind und Perseverationen auftreten. Es existieren nicht wenige Fälle von raptusähnlichen Morden, bei denen im Nachhinein eine Erkrankung des Frontalhirns bei den Tätern nachgewiesen werden konnte.
Phineas Tod
Im Mai 1860, 10 Jahre nach seinem lebensverändernden Unfall, starb Phineas Gage an den Folgen eines Status epilepticus, also eines langen epileptischen Anfalls, bei dem das Bewusstsein nicht wieder erlangt wird.
Zuvor war er zu seinen Verwandten gereist, weil sein gesundheitlicher Zustand sich verschlechtert hatte, und arbeitete dort zunächst bei einem Farmer. Immer wieder ereilten ihn epileptische Anfälle, er wurde zunehmend ängstlicher und unzufriedener und wechselte noch mehrmals die Stelle. 3 Tage vor seinem Ableben zog er dann zu seinem Schwager, wo er schließlich verstarb.
Kritik
Wissenschaftler, die die Quellen rund um den Fall untersuchen, warnen jedoch davor, das Bild von Gage aus Sensationslust zu verzerren. Malcolm Macmillan, Psychologieprofessor aus Australien, hat sich intensiv mit dem Fall befasst und warnt davor, über die Fakten hinaus Geschichten zu erfinden. Beispielsweise wird berichtet, dass er in einem Wanderzirkus als Attraktion herumgereist ist, korrekterweise hat er sich aber nur im „Barnum Circus“, einem Museum, als wissenschaftliches Anschauungsobjekt zur Verfügung gestellt. Er geht sogar davon aus, dass eine psycho-soziale Erholung stattgefunden hat und Gage wieder teilweise gesellschaftsfähig wurde, so wie es mit guter Therapie auch heute für Patienten mit Frontalhirnsyndrom möglich ist.
Reis'in Milli güvenlik kurulunda irticayı tehdit olarak gören alevi generala (yavşağa) kes lan demesidir.. herşey o gün başladı
Evelyn Hecht-Galinski
·
Wenn da keine Nazi-Methoden sind
https://www.middleeastmonitor.com/20200311-report-greece-s…/
Griechenland hält heimlich Flüchtlinge fest, missbraucht und bestiehlt sie
11. März 2020
Die griechischen Behörden haben entdeckt, dass sie Flüchtlinge und Migranten heimlich in einem schwarzen Ort festhalten, wo sie sie schlagen, ihre Habseligkeiten stehlen und sie ohne Gerichtsverfahren in die Türkei zurückschicken.
Nach Angaben der New York Times, die die Ergebnisse gestern veröffentlichte, wurde der geheime außergerichtliche Ort nahe der griechisch-türkischen Grenze dazu benutzt, die entführten Flüchtlinge und Migranten, denen es gelang, nach Griechenland zu gelangen, unrechtmäßig festzuhalten.
Der Ort wurde zunächst durch Befragungen von Flüchtlingen vor Ort bekannt gemacht, die dann zu einer detaillierten Analyse von Satellitenbildern führten, so dass die NYT die Existenz solcher Orte im Nordosten Griechenlands bestätigen konnte.
Dem ehemaligen UN-Sonderberichterstatter François Crépeau wurden die Diagramme und Beweise der Stätte gezeigt, woraufhin er bestätigte, dass sie mit den inländischen "schwarzen Stätten" identisch ist, in denen die Gefangenen heimlich ohne Zugang zu Rechtsbeistand in Haft gehalten werden. Mit seiner Hilfe konnte die Zeitung anhand von Zeichnungen, Beschreibungen und Satellitenkoordinaten den Ort auf dem Ackerland zwischen dem Fluss Maritsa an der türkischen Grenze und der kleinen Stadt Poros genau lokalisieren und vergleichen.
Das Gefangenenlager wurde außerdem von einem namenlosen ehemaligen griechischen Beamten mit Kenntnissen über den Polizeieinsatz bestätigt, der zugab, dass es nicht offiziell als Gefangenenlager eingestuft ist, sondern in Zeiten verstärkter Migration inoffiziell genutzt wurde. Eine in Schweden ansässige Forschungsorganisation namens Respond bestätigte ebenfalls die Existenz der Einrichtung.
Als drei NYT-Journalisten versuchten, das Gelände zu besuchen und sich Zugang zu verschaffen, wurden sie an einer Straßensperre von Polizeibeamten und Mitarbeitern der Spezialeinheiten angehalten.
Ein Flüchtling namens Somar Al-Hussein, ein syrischer Kurde, der von Beruf Software-Ingenieur in Ausbildung ist, berichtete der Zeitung, dass er, nachdem er mit einem Bus von der Türkei zur griechischen Grenze gefahren war und die regnerische Nacht am Ufer des Flusses Maritsa (Evros) verbracht hatte, zusammen mit anderen Flüchtlingen und Migranten ein Schlauchboot bestieg und es ihm gelang, die griechische Seite zu erreichen.
Sie wurden dann jedoch von den griechischen Grenzsoldaten gefangen genommen und zu dem schwarzen Ort gebracht, der, wie er bestätigte, aus drei rot überdachten Lagergebäuden neben einem Bauernhof bestand. Während seiner gesamten Haft wurde sein Telefon von den Wachen beschlagnahmt, um ihn vom Telefonieren abzuhalten, und die Wachen ignorierten wiederholt seine Bitten, sich mit UN-Beamten in Verbindung zu setzen und Asyl zu beantragen.
Er wurde mit Dutzenden von anderen in eine Zelle geworfen, wo er die Nacht verbrachte, bevor er am nächsten Tag in die Türkei zurückgeschickt wurde. Er sagte, er habe während seiner Tortur weder Essen noch Trinken erhalten. "Für sie sind wir wie Tiere", sagte er, als er sich an die Behandlung erinnerte, die ihm und anderen Flüchtlingen von den griechischen Wachen an dem geheimen Ort zuteil wurde.
In den vergangenen zwei Wochen, seit die Türkei ihre Grenzen zu Syrien und Griechenland öffnete und den Flüchtlingen den ungehinderten Weg nach Europa ermöglichte, haben griechische Grenzpolizei und Sicherheitskräfte versucht, den "Schutzschild Europas" zu schützen, indem sie Flüchtlinge an der Einreise in das Land hinderten. Dies hat zu erheblichen Misshandlungen durch die griechischen Behörden und Grenzschutzbeamten geführt, wobei die Flüchtlinge mit scharfer Munition und Tränengaskanonen beschossen, ihre Boote auf See fast umgeworfen und in vielen Fällen sogar nackt ausgezogen, geschlagen, mit Spuren am Körper gefoltert und gezwungen wurden, nackt auf die türkische Seite der Grenze zurückzugehen. Mindestens ein syrischer Flüchtling wurde bisher im Grenzkampf getötet. Übersetzt mit Deepl.com
Asrin_yalanlari Resmî tarihimiz yalan tarihtir
13 Std. ·
Yuh artık!
Ne özgürlük ama, milletin donunun içindeki ne karışıyor...(lar). 1931 yılında Mustafa Kemal Meclise bir kanun teklifi sevk etti.
"Türk Çocuklarının Sünnet olması yasak olacak".
Ve bunu halka kabullendirmek için bir çözüm yolu arandı. Gazetecilere talimat gitti, Doktorların fikirleri alındı...
-----------------
Bu yazımızda hem sünnetin yasaklanma teşebbüsünü dair ilgili belgeleri, hemde o döneme ait doktor görüşlerini aldım.
------------------
Bu arada Ord Profesör Doktor Cemil Topuzlu o dönemin "Sünnet doktorudur" hem fetva verip (dinde yoktur) diyerek hemde Sünnet zararlıdır diyerekten bildiri yayınlamıştır. Bu konuya dair son Şeyh-ül İslâm Ibrahim Sabri Efendi:
Batı Trakya'da çıkarttığı bir gazete de cevap vermektedir...
------------------
Günümüz Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedrettin Seçkin' in "Sünnet bir çok hastalığı kovuyor" adlı makalesinde Sünnetin faydalarını neşretmiştir. Konumuz tarih olduğu için buralara girmek konu dışı olacaktır. Ama isteyen "Selçuk Üniversitesi Sünnetin Faydaları adlı Bilimsel Makalelere" göz atabilir!
------------------
Yazımda " Hadislerden de iktibas yaptım.
____________________________________________
📍 Yazı ve resimler alıntıdır. Burada emeği geçen kardeşimiz araştırmacı Tarihçi Ali Çandarlı 'ya ayrıca teşekkür ederim.
📍 Ayrıca bir not:
Kadir Mısıroğlu bir gün Kazım Karabekir' in hatıratlarından söz ettiğinde şöyle diyordu.
"Ölüp Morglara kaldırılan kimi sözde osmanlı ordusuna ait ama yüksek ama düşük rütbede olanları gidip yerli yerinde kim olduklarını teşhis etmek için bir kaç kişilik heyet ile morglara vardığımızda bir çoğunun Sünnetsiz olduklarını fark ettik"
Orada farkına varıyor ki içimize sünnetsiz kafirler sızmış.
Yani kamal çükümüze dahi karışacak kadar ileri gitmiş. Kabuklu mu seviyordu?
Bu sözler Ali Çandarli ya ait değildir.
Bütün sorumluluk bana aittir !
Eninde sonunda çırıığından çıkardılar beni !
Bülbül Deresi Yahudi mezarlığında yatan Hasan Tahsin. Nerede din düşmanı, Osmanlı ile zerre alakası olmayan "Gizli Yahudi" (Sabetayist) varsa bu milletin evlatlarına Kahraman diye tanıttılar. Gerçek kahramanları ise hain.
Benim yaptığım Hakkı, hak edene teslim etmek.
Buyurun Kaynak vereyim :
Hadi buyurun okumaya
Hukuk-i Beşer Gazetesi yazarı Hasan (Tahsin) Recep evinden dâhi çıkmamış.
Öyle yazıyor M. Kamal'ın Sivasta çıkardığı İrade-i Millîye Gazetesi.
Kurşun murşun da atmamış Yunan'a, habere göre 17 Kasım 1919 tarihli 12. Sayı
Ayreten Derin Tarih Dergisi : (...) müslüman gösterir hiç bir alamet de yoktur.
Tam bir batılı, gayrı müslim gibi yaşamaktadır.
Pariste şapka ile gezmekte, İzmirde şapka takmadığı için başı açık dolaşmakta dır.
Avrupalı matmazeller gibi giydirfigi kızkardeşini yanına alıp yabancı kulüplere gitmekte, girenler onlar i hıristiyan zannetmektedirler.
Müslüman kadınların örtüyü bırakıp, erkeklerle birlikte eğlence yerlerine gitmeyi çağdaşlık olarak savunmuş ve bu yüzden gazetesi (Sakallı Nureddin Paşa tarafından) kapatılmıştır. Vatanın işgal altında bulunduğu ve en ziyade birliğe ve İslâm imamı na ihtiyaç duyulduğu bir sırada Müslümanlara ve Din' e hakaret etmek, tipik bir Dönme davranışıdır.
İzmir'e ittihatçı hükümetin kendisine açıktan vagon tahsis edeceği ve bu gayri meşru imkânı zengin olacağı ümidi ile gelmiş vurguncu olan Hasan Tahsin, onu çoktan gözden çıkarmış ve kendi başlarının derdine düşmüş ittihatçılar'dan umduğunu bulamayınca, onların aleyhine dönmüş, Damat Ferit hükümetini sevinçle karşıladığını yazmıştır.
Kaynak:
https://www.derintarih.com/…/hasan-tahsin-musluman-ve-turk…/
Ufak bir Not;
(Tankların arasından sıvışıp darbeyi televizyondan çay içerek izleyen kemal kılıçdaroğlu (karabulut) misali) bir Kahraman.
O dönem yiyordu bu millet bu masalları da, bu dönemde yaşanan lar haberler, tahta parçasına yazılıp katır sırtında gitmiyor varacağı yere üç ay zarfında.
Tık basıyorsun tuşa sıçarken bile amerika'da görüntü alırsın. Yetmedi uzaydan dahi alıyorsun bay kemal !
Yazı az biraz uzun olsa da göründüğü gibi değildir, iki üç dakikanızı okumaya ayırın!
Behçet Kemal Çağlar'ın kaleminden
Atatürk için yazılan Ezan.
Atatürk'ün kutsallaştırıldığı tartışması günümüzde hala devam ederken sözde büyük lider için yazılmış ezan arşivlerde çarpıcılığıyla yerini koruyor.
Türkiye Cumhuriyeti kurucusu (hazıra konan) Mustafa Kamal doğaüstü güçlerinin var olduğuna inananların çarpıcı örneklerine 1930'lu yılların edebiyatında rastlıyoruz.
Ünlü bir şair Kamal için ezan ve mevlit bile yazmış.
Atatürk'ün ezanı Türkçe'ye çevirdiği ve yıllarca toplumun ezandan nasıl uzak kaldığı tarihimizin en utanç yılları olduğu nu da ayrıca biliyoruz ve unutmuyoruz.
1932 yılında yürürlüğe giren uygulama 1950'de Demokrat Parti aslına döndürüne kadar devam etmişti. Yani 18 yıl boyunca bu millet ezana hasret ve mahrum kaldı. İlan edildigi gün milyonlarca insanımız sokaklara dökülüp Ezan-ı Muhammedî okunmasını heyecan içinde beklemiştir. Sokaklar adeta dolmuş taşmış, coşku, şükürler ve tekbirler ile göz yaşları hıçkırıklar eşliğinde karşılanmıştır.
Hatta kimi camilerinizden ezan peş peşe arka arkaya bir kaç kez okunduğu da tarih yazar.
Mustafa Kamal, bu yeniliğe giderken de hocalardan caiz olduğu fetvasını çıkarmayı da ihmal etmemiş. Bu kararların tartışılmasının tabu olmaktan yavaş yavaş çıktığı günümüzde Atatürk hala belli kesimlerin nefret edilen kişisi, belli kişilere göreyse kararları sorgulanamaz en büyük Türk lideri…
Kamal'ın yaşadığı dönemde yazılan bazı edebi eserlere bakıldığında nasıl bir insanüstü varlık yaratılmaya çalışıldığının örneği ortaya çıkıyor. Günümüzde hala Atatürk'ü peygamber gibi görüyorlar eleştirisinin dayanağı aslında burada yatıyor. Atatürk'ü doğrularıyla yanlışlarıyla nihayetinde bir insan olarak yargılayamayan bireylerin ataları Cumhuriyet'in ilk yıllarında Dönemin milletvekillerinden Şeref Aykut'a göre Kemalizm dini (kendi ifadesiyle)
6 oktan ( Bugün de bildiğimiz gibi cumhuriyetçilik, milliyetçilik, inkılâpçılık, devletçilik, laiklik ve halkçılık) oluşmalıydı.
Aykut bilindiği gibi bu fikirlerini en temel şekilde "Kemalizm Dini" adı altında kitaplaştırmış ve Atatürk'e tapan(!) nesillerin nasıl yetiştirileceğini anlatmıştı.
ATATÜRK İÇİN EZAN VE MEVLİT
Bu dinin peygamberi olarak da Atatürk'ü gördükleri için onun adına tabi ki bir mevlit yazıldı. Hatta bununla da yetinilmeyip bir de ezan yazdılar. İşte Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli şairlerinden Behçet Çağlar'ın yazdığı o ezan:
Atatürk ekber!
Atatürk ekber!
Ancak O var Atatürk!
Evliya odur,
peygamber odur,
sanatkâr Atatürk.
Talihe hâkim,
zekâya önder,
doğma serdar Atatürk.
Bunları geçti insan büyüğü:
Kendi kadar Atatürk!
Atatürk ekber!
Atatürk ekber.
Bizde O var. Atatürk!
Ne evliya, ne de peygamber..
Halkına yar Atatürk!”
Süleyman Çelebi'nin Hazreti Muhammed (S.a.v) için yazdığı mevliti Atatürk'e uyarlamaktan çekinmeyen Çağlar bunu pek çok yerde okuttu da:
“Hak Teala çün yarattı Türk’ü ilk
Dedi, ‘Üç kıta da olsun ona mülk.’
Mustafa nurunu alnına koydu,
‘Bil! Kemal’in nurudur, ol nur!’ dedi.”
Geçti böyle nice ay, nice sene,
Vakt erişti bin sekiz yüz seksene
Ger dilesiz, bulasız oddan necat,
Mustafa-yı ba-Kemal’e essalat!”
Ol Zübeyde, Mustafâ’nın ânesi
Ol sedeften doğdu ol dürdânesi!
Gün gelip oldu Rızâ’dan hâmile
( bu arada AlibRiza ile evlendiğinde kemal 6 yaşında idi ve öz babası değildir.
Üvey babası dır.)
Vakt erişti hafta ve eyyâm ile.
Geçti böyle, nice ay nice sene
Vakt erişti bin sekiz yüz seksene.
Merhaba ey baş halâskâr merhaba
Merhaba ey ulu serdâr merhaba!
Atatürk'e tapınmaya varan bu hayranlık sadece Behçet Çağlar ile de sınırlı kalmadı. Ünlü şairlerden Faruk Nafiz Çamlıbel Atatürk'ün ölümünden sonra onu kalbine bir put gibi yerleştirdiğini bakın nasıl anlatmış:
Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil
Kanlı bir göz yaşı nehrinde muazzam tabutun
Ey ilâhın yüce dâvetlisi, göklerden eğil
Göreceksin duruyor kalbimizin üstünde putun!
Diğer bir şair Halil Bedii Yönetken ise Atatürk'e olan bakış açısını böyle aktarmış:
Tanrı gibi görünüyor her yerde
Topraklarda, denizlerde, göklerde
Gönül tapar, kendisinden geçer de
Hangi yana göz bakarsa: Atatürk
Görüldüğü gibi Cumhuriyet'in ilk yıllarında Atatürk'ü ilahlaştırmak edebiyatın ana konularından biri olmuş.
Bunun dışında munis tekinalp diye bizlere okutulup tanıtılan aslı yahudi olan Mois Kohen 60 sayfalık bir kitap yazmıştır.
Türkçülüğün ve Kemalizm'in babası Munis Tekinalp takma adlı Moiz Kohen…
Sürekli Türklüğü öne çıkaran, Kemalizme vurgu yapan, İslam’ın emri olan Şeriat’a “kahrolsun” diyen, Halifeliğin ve Padişahlığın kaldırılmasını savunan ve sonunda Fransa’da Yahudi mezarlığına gömülen bir yahudi…
YAZDIĞI KİTAP!
"TÜRKÜN YENİ AMENTÜSÜ"
Bir yahudi olan Moiz Kohen’in Türkleri İslam’dan uzaklaştırmak, dolayısıyla Türklerin o coğrafyadan -özellikle ortadoğudan- çekilmesi ve bunun tabii bir neticesi olarak yahudilerin sözkonusu coğrafyada dilediği katliamı icra edebilmesini sağlamak gayesiyle yeni bir “Amentü” kaleme alması anlaşılabilir, ancak bu paçavranın Müslüman bir Milletin lideri olduğu iddia edilen M. Kemal Atatürk’ün gazetesi “Hakimiyet-i Milliye”nin Matbaası’nda basılması anlaşılabilir bir durum değildir. Bundan çıkan sonuç, M. Kemal’in bu şirk sayılabilecek “Türkün Yeni Amentüsü”nü onayladığı ve bu konuda jendisinin tanrılaştırma da hoşnut olduğu kafirin enginde gideni anlamı nı taşır.
Bir Müslüman böyle bir adama nasıl
“ATAM” diyebilir?
Son cümle :
Chp'nin ayrıca birde Şeref Kitabı bulunmaktadır. Şeref kitaplarına yanıt olarak cevaben ikinci resimde özet = kuşlar işi biliyor!
FETÖ'cülerden, Avrupa'da Diyaneti elegeçirmek kirli için oyunlar.
Avrupa'daki Diyanet işleri Başkanlığına bağlı Camilerimiz dernek olarak faaliyet göstermektedir.
Hâliyle her caminin bir yönetimi bulunmaktadır. Bizzat Fetullahçı Terör örgütü lideri Fetullah Gülen'in talimatı ile
ÖS 1:42 · 8 Mar 2020·Twitter Web App
475
Retweetler
836
Beğeniler
Fazıl Duygun
@FazilDuygun
·
7s
@FazilDuygun
adlı kişiye yanıt olarak
bu derneklere ait camilerin ele geçirilmesi için bir sene önce talimat verildi.
Derneklerde oy hakkına sahip olmak için en az bir senelik üyelik şartı bulunuyor. Talimatın ardından, FETÖ üyeleri normalin dışında bu derneklere üye oldukları gözlemleniyor.
Fazıl Duygun
@FazilDuygun
·
7s
Ve aradan bir sene geçti seçimlere doğru Fetö üyeleri kendi akrabalarından yönetime aday listeler oluşturdu, kimi Fetö üyelerinin kayınbabası,kiminin kardeşinden oluşan bu listelere,destek vermek için,daha önceden üye olan FETÖ'cüler camilerde tekrar boy göstermeye başladı.
Fazıl Duygun
@FazilDuygun
·
7s
Cami derneklerinin aidat'tan elde ettiği gelir haricinde aynı oranda devlette yardımda bulunmaktadır. Yönetimi ele geçirenler, bu büyük paraları da kontrölüne almış olacak..
Yine kermes vs. gibi organizasyonlardan gelecek paralar ki bu miktar Avrupa'da bir cami derneğinde
Fazıl Duygun
@FazilDuygun
·
7s
azımsanmayacak kadar büyük.
FETÖcülerin, bu tertiplerini bozacak adımların Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından atılacağından şüphemiz yok ve bunlara göz yuman, bu ülkedeki Diyanet Vakfı yetkilileri ile gereken yasal süreçlerin başlatılmasını umuyoruz. İlk seçimler bazı yerlerde
Fazıl Duygun
@FazilDuygun
·
7s
bugün başladı.
Yine aynı şekilde, ekonomiyi ele geçirmenin yanı sıra camiye gelen gençlere de kolayca sirayet edebilecekler ve düzenlenen gezilerde, bu çocuklara yine örgütün ideolojisini empoze edebileceklerdir.
Burada hocalarımız maalesef çaresiz kalacaktır.
HMA! Pro VPN ist ein führender Internet-Verschlüsselungsdienst, der auf der Technologie virtueller privater Netzwerke basiert. Während VPNs vorwiegend dazu verwendet werden, Personen aus der Ferne mit lokalisierten Computernetzwerken zu verbinden, können die zugrunde liegenden Sicherheitsvorteile in Form von Verschlüsselung genutzt werden, um Online-Sicherheits- und Datenschutzdienste anzubieten. Verbraucher und Unternehmen stellen eine Verbindung zu den weltweiten VPN-Servern von HMA her, um ihre Internetverbindungen über die Server von HMA zu tunneln und so mehr Sicherheit und Datenschutz zu erreichen.
Hauptgrund für die Verwendung:
Sicherheit im Internet: Die Kunden verbinden sich mit dem Dienst, um ihre Internetverbindung zu verschlüsseln; diese Verschlüsselung verhindert, dass Hacker und Netzwerkschnüffler ihren sensiblen Internetverkehr abfangen können. Dies wird häufig für offene Wi-Fi-Netzwerke verwendet.
Zensur: Ähnlich wie bei einem Web-Proxy nutzen Kunden den VPN-Dienst von HMA, um die Internet-Zensur zu umgehen. VPNs sind im Vergleich zu einem Web-Proxy viel flexibler, da sie die gesamte Internetverbindung tunneln und nicht nur den Web-Browser-Verkehr. Folglich gibt es nie Rendering-Probleme, da es kein Parsen von HMTL/JS gibt und alle Inhalte so funktionieren, wie sie funktionieren sollen (z.B. Flash). Die Geschwindigkeit wird auch durch ein größeres Netzwerk von Servern in über 190 Ländern erhöht, und die Möglichkeit, VPN-Verbindungen auf Ihrem eigentlichen Router einzurichten, bedeutet, dass Geräte von Drittanbietern die Zensur umgehen können, ohne dass eine zusätzliche Konfiguration erforderlich ist.
Anonymität und Datenschutz: Ähnlich wie ein Web-Proxy ist der VPN-Dienst auch ein Hit für Kunden, die im Internet ein gewisses Maß an Anonymität erreichen und ihre Identität und Privatsphäre schützen wollen. Im Gegensatz zu einem Web-Proxy betrifft der VPN-Dienst jedoch alle Anwendungen auf Ihrem Computer, nicht nur Ihren Web-Browser. Dadurch können die Benutzer ihre gesamte Internetverbindung und nicht nur den Webbrowser-Verkehr schützen.
Technisch: HMA nutzt verschiedene VPN-Technologien wie OpenVPN (UDP/TCP), PPTP und L2TP/IPSec. Jeder VPN-Server hat eine bestimmte Anzahl von IP-Adressen; jedes Mal, wenn ein Kunde eine Verbindung zu einem der VPN-Server von HMA herstellt, wird ihm eine gescherte IP-Adresse zugewiesen. HMA bietet keine NAT-Kundenverbindungen, d.h. die Gesamtzahl der gleichzeitigen Verbindungen, die sie unterstützen können, ist die Gesamtzahl der angebotenen IP-Adressen, die 2.800 + IP-Adressen beträgt.
Zusammen mit HMA! Pro VPN gibt es auch einen Client für die Mac-Plattform und einen Kommandozeilen-Client für die Linux-Community. Auch mobile Nutzer kommen nicht zu kurz: Apps für Android und iOS sind über den Google Play und Apple App Store erhältlich.
HMA! Pro VPN ist auch eines der wenigen VPNs auf dem Markt, das mehrere Sprachen anbietet - es ist jetzt in Französisch, Italienisch, Deutsch, Spanisch und Türkisch verfügbar.
HMA! bietet eine marktführende Abdeckung mit weit über 760+ Servern an mehr als 280+ Standorten in 210 Ländern, die mehr als 280.000 aktiven Abonnenten eine Auswahl von mehr als 2.800+ IP-Adressen bieten. Die Benutzer werden auch von einem ausgezeichneten technischen 24/7-Support durch das engagierte Kundenservice-Team von HMA! profitieren.
Suche nach der Mac-Version von HMA! Pro VPN? Hier herunterladen
Cemaatsiz Cami Taş yığınıdır
Şuurlu Müslüman varsa orada bu Camiye gitmez
bence bu bir MESCİD-i DIRÂR da olabilir
Medine'de münafıkların müslümanlara zarar vermek amacıyla yaptığı bu mescid gibi fetöcü ve yahut bir kemalist fitne icin yaptirmistir Belediyede formalite acmistir
MESCİD-i DIRÂR
Medine'de münafıkların müslümanlara zarar vermek amacıyla yaptığı bu mescid
Böylelerin yüzünden Ak party li degilim
ben Reis'ciyim
ben DAVA Adamiyim parti degil
Allah bin belasini versin amk o.c.
Camileri YIKAN
Islama Savas acan Melunun ismi ha
MESCİD-i DIRÂR da olabilir
Medine'de münafıkların müslümanlara zarar vermek amacıyla yaptığı bu mescid gibi
fetöcü ve yahut bir münafuck kemalist fitne icin yaptirmistir
Belediyede pro forma acmistir bilemeyiz daha fazla bilgi gerek
Das sind Gastarbeiter der ersten Stunde,diese wurden vom Kemalist TC wie Vieh verkauft, genau so ist es.
Anläßlich der 50. jahrestages von Ankunft der Fremdarbeiter
gab es bei der ARD eine Dokumentation, dort sagte Helmut Schmidt als damaliger Minister das es für jeden Arbeiter aus der Türkei Kopfgeld an die Türkei bezahlt wurde. Damals war Demirel an der Macht, diese fette Masonkröte hat uns an Deutschland und Europa Verkauft. Die einzige Exportartikel der Kemalisten waren Menschen, wir dachten alle unsere Eltern waren aus freien Stücken hier, jedoch wurden wir über unseren Köpfen hinweg geschahert. Ein SPD Politiker sagte 1986 wir wollten billige Arbeitskräfte haben aber es kamen jedoch Menschen mit einer eigenen Kultur und Religion. Die erste Generation der Werker wurden in Arbeitslager gehalten, dort sollten sich tot schuften wer Krank wurde, wurde gleich zurück geschickt und wer Standhaft war durfte für ein verdammtes Hungerlohn arbeiten. Jeden Tag verfluche ich den Türkischen kemalistischen Staat und den Raubtierkapitalismus, Rassismus in der BRD
Eigentlich dachten damalige Politiker und Arbeitgeber
das die Türken sich tot und krank schuften und dann in ca. 5 jahren alle nach Türkei entsorgt werden.Türkei war wie ein Indianer Resevat jeder Europäischer Staat konnte sich dort bedienen. Ob Arbeitskräfte oder Bodenschätze egal.
Allah's Pläne waren anders und jetzt sind wir über 50 jahre hier und 65% haben Erdogan gewählt d.h. weder haben Sie uns vollständig Christianisiert
noch haben Sie unseren Stolz und türkischen Identität zerstören können
Die Türkei ist auf dem Weg in die volle Unabhängigkeit, vom Europa aufgezwungene Steinzeit ideologie des Kemalismus wird bald abgeschüttelt sein Inschallah.
M Resul Talas
@mresultalas
·
2d
Bir kemalistin demokrasiyi savunması kadar komik bir durum yok. Atatürk sadece cumhuriyeti getirdi, demokrasiyi değil. Atamızın demokrasiden haberi yoktu demeyin çok gülerim. #KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas
@mresultalas
·
8d
Ben cumhuriyetçiyim demokrat değilim. Demokrasiyi kaldırmak gerek Atatürk sadece cumhuriyeti getirdi demokrasiyi getirmedi. Atamızın demokrasiden haberi yoktu demeyin çok gülerim. Varmısınız kaldıralım demokrasiyi, sadece cumhuriyet kalsın. #KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas
@mresultalas
·
30d
Fetullah için 1993 de Fetoş derken bana kızan müslümanlar!!! Fetoşum kemalist yetiştirmiş. Fetoş olmasaydı çoktan Kemalizm silinmişti. Yetiştirdiğin kemalistlerle gurur duy Fetoşum. #KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas
@mresultalas
·
42d
Bu gece şunu anladım ki Twitter türkiye de ki hizmetini durdursa Kemalizm biter. Kemalizm sadece Twitter da slogan olarak yaşıyor. #KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas
@mresultalas
·
44d
Mevzu slogan olunca yine pensilvanyadan haber gelmiş twit kasın diye #KemalizmiSileceğiz
Kimi takip etmeli
Abdullah Sait ÖNALTürkiye Bayrağı ve diğer 2 kişi takip ediyor
yakup Akkuş
@yakupakkus33
hadimul hz.osman (ra)
Zafer ve Aczi Muharrem takip ediyor
Ali Aytekin
@Trojen26
Hasan Said DALKILIÇ ve diğer 2 kişi takip ediyor
Yusuf Mehmet dulda
@Yusufmehmetduld
Daha fazla göster
M Resul Talas
@mresultalas
·
47d
Kemalizmin ne olduğunu bilmeyen ergenlerin attığı twit leri ciddiye alıyoruz. :) Sütünüzü içip uyuyun #KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas
@mresultalas
·
50d
Zaten silindi ki. Kemalizmi ayakta tutmaya çalışan fetö de aldı üçün birini... Silindi silindi muhahahahahahahaha #KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas
@mresultalas
·
55d
#KemalizmiSileceğiz diyenlere Arabistan a yallah diyenler. Arabistan da da suudizm var. Önce #KemalizmiSilecegiz sonra suudizm i. İkisi de tarihin çöplüğünde ki hak ettiği yerleri alacak. Kemalizm de arapizm de yerle yeksan olacak. İslam hakim olacak kudurun...
M Resul Talas
@mresultalas
·
1 sa
IQ ile Kemalizm arasında müthiş bir bağlantı var, kemalist bir beynin IQ su 70 i geçmiyor lütfen araştırılsın. #KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas
@mresultalas
·
2s
Ne toplumun hayatında, ne entelektüel insanlarda, ne küresel dünyada, ne küresel siyasette Kemalizmin esamesi yok. Sadece düşünmeyen ve aklını kullanamayan az sayıda sığır sürüsünün ütopyasıdır Kemalizm... #KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas
@mresultalas
·
2s
2000 yıllık Türk tarihini Kemalizm ile kirletemezsiniz. Silmeye bile tenezzül edilmez. Zaten tarih sildi. #KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas
@mresultalas
·
2s
Twit leri okuyorum küfür kıyamet, bir tane Kemalizmin ne olduğunu bilen yok. Sığır sürüsü...#KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas
@mresultalas
·
2s
Dünya tarihinde kanunla koruma altına alınmış, hakkında gerçekleri konuşmaya bile müsade yok, çok güveniyorsanız 5816 yı kaldırın arşivleri açın, tarihi kendi gözlerinizle okuyun. Gerçekler acıdır :)) yapamazsınız. #KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas
@mresultalas
·
2s
Aslı Sırp olan birinin soyismini Türk yapan bir zihniyet tir Kemalizm. #KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas
@mresultalas
·
4s
Kemalizm vatan hainlerinin vatan dediği, milleti belli olmayanın milliyetçilik dediği, Türk olmayanın türklük iddia ettiği psikolojik hastalıktır. #KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas
@mresultalas
·
4s
Zaten silindi, Kemalizm slogandan, hakaretten, yalandan, iftiradan ibaret. Kocaman bir balon, son kullanma tarihi çoktan geçmiş yobaz beyinler ve bilimsellik adına bilimi kabul etmeyen köhnemiş bir zihniyettir. #KemalizmiSileceğiz
M Resul Talas Retweetledi
köyün delisi
@koyundelisi07
·
5 Mar
VAR a gitmeye gerek yok
Temiz bir gol #Ellerindertgörmesinkiler
63 KB
Twitter'da Ara
Bunları beğenebilirsin
ÖMER GENC
@omergenc1941
ismail şanlı
@sanli_is
Daha fazla göster
Gündemdekiler
İlgini çekebilecek gündemler
Hesabıma kısıtlama geldi kim benim gibi cici birini şikayet ediyorsa;
Kolu kanadı kırıla.
Kör yılanlar soka.
Kulağına kurşun aka.
Kurt ile kıyamete, itinen alamete kala.
Malamat maymun ola.
Spam attığı parmakları kırıla.
F16'ların ucu kafasına bata.
#Hayırlıgeceler
#Cumartesi
§5816 kalksin bütün Hainlikleri meydana dökülecek
Greeks are cowardly pigs shooting at defenseless people
gggGreeksarecowardlyppppppigsss shooting at defenseless people
griechen sind fffeigeSsschweineeee schießen auf wehrlose menschen
Bundespräsident Frank-Walter Steinmeier
#Hanau
<<Als Mann mit weißen Haaren und weißer Haut, dessen Mutter aus Breslau nach Westdeutschland kam, muss ich meine Zugehörigkeit zu unserem Land nicht begründen. Ich erlebe nicht, wie mich im Vorbeigehen abschätzige Blicke treffen, wie verletzende Bemerkungen fallen, herabsetzende Witze gerissen werden, wie Vorstellungsgespräche, Wohnungssuche und Behördengänge zum Spießrutenlauf werden.
Ich weiß nicht, wie es sich anfühlt, im Alltag ausgegrenzt zu werden – lange bevor es zu Gewalt kommt. Wie entmutigend es ist, ein Leben lang darum zu kämpfen, endlich ganz dazuzugehören. Wie zermürbend, immer und immer wieder – mal bewusst, mal nicht – als Fremder behandelt zu werden.
Und ich darf frei von der Sorge leben, dass meiner Frau, meiner Tochter, meiner Familie Gewalt angetan wird, nur weil sie anders aussehen oder anders glauben.
Auch wer diese Erfahrung nicht teilen kann, muss dennoch um sie wissen. Ja, es gibt Rassismus in unserem Land – und das nicht erst seit einigen Wochen. Ja, es gibt weit verbreitete Muslimfeindlichkeit. Menschen mit dunklerer Hautfarbe oder mit Kopftuch erleben Diskriminierungen, werden Opfer von Angriffen, von Beleidigungen und von Gewalt. Sie alle haben ein Recht darauf, dass ihre Mitbürger Anteil nehmen, lernen, unterstützen, widersprechen, eingreifen. Sie alle haben ein Recht darauf, dass ihr Staat, wo schützende Gesetze durch menschenfeindliche Handlungen gebrochen werden, hinsieht, verfolgt, bestraft. Sie alle haben das Recht auf einen Staat, der sie schützt.
Der Anschlag galt den angeblich Fremden. Getroffen hat er Menschen. Ganz unterschiedliche Menschen. Männer und Frauen. Musikfans und Sportliebhaber. Menschen, die hier lebten, lachten, weinten, Pläne für die Zukunft schmiedeten. Die hier aufgewachsen sind, Kinder bekommen haben, gearbeitet, studiert, gefaulenzt haben. Die auf dem Bau gebuckelt oder Gedichte geschrieben haben. Die katholisch, orthodox, muslimisch, evangelisch waren – der eine praktizierend, der andere auf dem Papier. Die sich über die Politik geärgert, gefreut, die Köpfe heißgeredet haben, die gewählt haben und sich einmischten oder auch nicht. Die der Stolz ihrer Eltern waren, Stützen ihrer Familien und Freunde.
Ferhat war Firmengründer und mochte Rapmusik. Mercedes war eine offene, lebensfrohe Frau und Mutter von zwei Kindern. Sedat besaß eine Bar und konnte keiner Fliege etwas zuleide tun. Gökhan war Maurer und arbeitete als Kellner, er stand kurz vor der Verlobung. Hamza hatte nach erfolgreicher Ausbildung gerade seinen ersten Job angetreten. Said Nesar war Hanauer – und immer für die Menschen da, die seine Hilfe brauchten. Kaloyan unterstützte seine Familie, wo er nur konnte, und war Vater eines kleinen Sohnes. Viorel war Kurierfahrer und viel auf Achse, er war das einzige Kind seiner Eltern. Fatih wollte sich in Hanau selbstständig machen, er war Regensburger.>>
bunlar Arab CHP'si
zengin kripto yahudi
Essedci Münafucklar
Laik devlet dinlere eşit mesafede demekse Müslümanların hilafeti kaldırılırken, Rumların Patrikhanesine neden dokunulmadı?
Kaç devlet Türkiyeyi işgal etse yinede bu kuruma el bile süremezlerdi,cesaret edemezlerdi.
Kapı kilit tutmuyor bazı durumlarda tabi...
1. Suriyede 4 sene kaldım, ağzı olan konuşuyor, oranın dokusal yapısını bilmiyor çoğu...
Suriye'de kardeş kavgası yok, iman ile küfrün mücadelesi var. Hz. Ali'ye ve Esed'e Allah diye tapan Nusayriler ile ehli sünnet Osmanlıya bağlı Sünnilerin savaşı bu.
Tweet übersetzen
5:26 nachm. · 2. März 2020·Twitter for Android
1.304
Retweets
3.488
„Gefällt mir“-Angaben
RAPOR
@RaporTR_
·
20 Std.
Antwort an
@RaporTR_
2. Batı sınırsızca Esed'e destek, çünkü Nusayri azınlık iktidardan düşerse Sünniler devlete hakim olacak ve Türkiye'ye dahil olacak. Laikliğin garantörü olduğu için sınırsızca destekleniyor Esed ve ona ölümüne biat eden azınlık Nusayriler, Aleviler ve Ermeniler.
RAPOR
@RaporTR_
·
20 Std.
3. Ordu, yargı, emniyet ve istihbarat bunlarda. Nusayriler kafirden daha beter İslam'a düşman. Dıştan Alevi görünürler fakat İslam ile zerre alakası yoktur bunların. Aşırı Batıni Şialık ve Hristiyanlık karışımı bir din
''Kitabu'l Mecmu'' adında şirk dolu bir kitaba iman ederler.
RAPOR
@RaporTR_
·
20 Std.
4. Adana ve Hatay da Fellah diye bilinen CHP'li Nusayriler vardır. TİP vekili gezici Barış Atay, Hüsnü Mahalli ve Enver Aysever de Nusayri'dir. Nasıl bir Tayyip düşmanı olduğunu bilmeyen yok bunların.
%10 azınlık oldukları halde 70 yıldır devlete hakim.
RAPOR
@RaporTR_
·
20 Std.
5. Baba Esed Halep ve Humus'ta 1982'de 40 bin kişiyi kadın çocuk demeden katletti. Oğlu Esed 1 milyon Sünni katletti, 12 milyon göçe neden oldu ama hala iktidardalar. Çünkü batı biliyor, Sünni İslamın bin yıldır kendileri için ne ifade ettiğini..
RAPOR
@RaporTR_
·
20 Std.
6. CHP ne ise Suriye'deki laik BAAS rejimi de odur. Zaten o yüzden CHP bu zalim kafiri ölümüne destekliyor. Heyet gönderdi Atatürk posteri hediye etti.
Yıllarca PKK'ya destek verdi Esed, özellikle Hatay Amanoslar'da.
RAPOR
@RaporTR_
·
20 Std.
7. DHKPC'ye lojistik destek veren Türkmen katili Esed rejimi 13 sene Şam'da Apo'yu ağırladı.
Nusayriler, Hz. Ali'deki ilahlık vasıflarının tenasüh ve hulül akidesi gereği, kendilerini yöneten Esed'de de tecelli ettiğine inanır, o yüzden Esed de ilah tır.
RAPOR
@RaporTR_
·
20 Std.
8. Tartus Lazkiye ve Şam merkezi yerler hariç bütün Sünni şehirler yerle bir edilmiştir.
Bunların ataları Moğol, Fransız ve haçlılar ile işbirliği yapmıştır Osmanlı, Selçuklu, Eyyubiler'e karşı.
Batı bugün, bu Nusayri kafirlerin torunlarını bu yüzden iktidara getirmiştir.
RAPOR
@RaporTR_
·
20 Std.
9. ÖSO, ordudan ayrılan Sünnilerin kurduğu bir gruptur. Nusayriler, ''Kitman'' akidesi gereği takiyye ile bizde kardeşiz ehli beytiz yalanını söylerler.
Allah Recep Tayyip Erdoğan'a ve ÖSO ya güç kuvvet versin inşallah.
RAPOR
@RaporTR_
·
20 Std.
10. Suriyede'ki bu zalim kafir Nusayri BAAS rejimi düşmeden, İsrail'in sınır bekçisi batının kiralık tetikçisi Esed düşmeden Suriye düzelmez.
Çok yakında inşallah 400 sene bizim vilayetimiz olan Suriye tekrar bize bağlanacaktır!...
...... @GizliArsiv06
.....
Sağa doğru okNusayrilik nedir? Arap Aleviliği en kısa tabirle SİYONİST YAHUDİLERDEN DAHİ TEHLİKELİ YERYÜZÜNÜN EN SAPKIN DİNİDİR
ÖS 3:55 · 1 Mar 2020·Twitter Web App
38
Retweetler
67
Beğeniler
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
50d
@Mehmetsahin6301
adlı kişiye yanıt olarak
Bir tuşu Bugün Suriyede %10 oranında olan ve iktidarı elinde bulunduran Nusayriler Nasraniyet(hristyanlık)ve Caferiliğin karışımı neticesinde ortaya çıkmış ve temelinde Hz.Ali'nin ilahlaştırılmasının yattığı bir inanç sistemidir.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
50d
İki tuşu Bu Din Hz.Ali'yi şehit eden İbn-i Mülcemi dahi Hz.Ali'nin ruhunun yıldızlara ulaşmasını sağlayıp özgür bıraktığı için kutsayacak ölçüde sapkın bir inançtır.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
50d
Üç tuşu Müslümanlara karşı putperest Moğolları destekledigi için dönemin Selçuklu Komutanı Baybars tarafından,yine Müslümanlara karşı Haçlılarla işbirliği yaptıkları için Selahaddin Eyyubi tarafından cezalandırılmışlardır.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
50d
Dört tuşu Yeryüzünün en hain,en alçak,en müşrik,en ikiyüzlü ve munafık ve en şiddetli islam ve müslüman düşmanı bir taifedir.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
50d
Beş tuşu Bugün Suriyedeki durum buna en büyük delildir. Şebbiha adı verilen paramiliter güç,El Muhaberat gibi istihbari biimler,kolluk kuvvetleri,asker ve polis ve müslümanlara karşı en acımasız şekilde kadın çocuk demeden öldürenlerin yani katillerin tamamı%100 istisnasız NUSAYRİ'DİR.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
50d
Altı tuşu İslâm âlimleri Nusayrilerden kız alınıp verilmez,kestikleri yenmez,selam dahi verilmez demiştir.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
49d
Yedi tuşu Nusayriler Allah'a ahirete peygamberlere asla iman etmez,namaz kılmaz, zekat vermez, hacca gitmez ve asla oruc tutmazlar. Sorulduklarında ise - BİZ MÜSLÜMANIZ EHLİ BEYTÇİYİZ derler...ama bu Dinlerinde en temel esas olan KİTMAN yani TAKIYYE'nin bir gereğidir.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
49d
Sekiz tuşu Hatta Takıyye yapmayan asla gerçek bir nusayri olamaz. Kuran'ı ezbere okuyan alimleride vardır(HATAYLI ALİ YERAL)siz onları gerçeten müslüman sanarsınız ; ama bu onların kendilerini kamufle etmek için kullandıkları bir argümandır.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
Dokuz tuşu İran'ın israil ve ABD karşıtı söylemlerine mukabil eylemlerinde her zaman onlarla bir olup müslümanları öldürmek takıyesi ne ise bu da onun gibidir.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
10 tuşuFransanın destegiyle Orduda Albay iken darbe yaparak iktidar olan Hafız Esed müşriki Suriyede kısa zamanda kadrolaşarak müslümanları tasfiye etmiş ve onlara akla hayale dahi gelmeyecek ölçüde zulümler yapmıştır.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
Bir tuşuBir tuşu Hama'da 1982 yılında müslümanlardan bir haftada 40 bin kişiyi acımasızca öldürmüştür.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
Bir tuşuİki tuşu Suriyede kardeş kanı akıtıldığını iddia eden yada öyle sanan SALAKLAR !!!! size en öncelikli tavsiyem NUSAYRİLİĞİ araştırın ve HATAY'da NUSAYRİLERLE birlikte yaşayan müslümanlara bunların nasıl olduklarını sorun.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
Bir tuşuÜç tuşu Bugün Hatay-Samandağı tamamen Antakya ise %45oranında NUSAYRİdir.Mersin ve Adanada da kısmen vardırlar. Suriyede ise tek kurşun dahi atılmayan Tartus ve Lazkiye NUSAYRİ yerleşim birimleridir.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
Bir tuşuDört tuşu Hatayda Bazı kemalist sol örgüt ve sendikaların Esed'e destek yürüyüşü yapmalarıda bundandır. Nusayriler koyu kemalisttir,Che hayranıdır.Darwini savunur,Ateist yahudi filozofları överler.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
Bir tuşuBeş tuşu İslama muhalif ne kadar şerefsiz
diktatör,zalim,ideolojik temsilci var ise bunların dostudur. İnanmayan SOSYALİST NUSAYRİLER sayfasındaki paylaşımlara ve orada yorumlarda bulunan Nusayrilerin profiline bakabilir.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
Bir tuşuAltı tuşu Birtane İman ve Kuran,İslam ile ilgili bir şey bulabilirlerse gelsinler yüzüme tükürsünler ! Nusayriler ALEVİ kılıfına bürünür ; ama onlar ALEVİ değil. Çok şiddetli bir islam düşmanı MÜŞRİKLERDİR.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
Bir tuşuYedi tuşu Tenasüh,yani Reenkarnasyona inanır,ve Allahın insanın içine girdiğine iman ederler.Bu yüzden uluhiyet sıfatlarının kendi lilderlerinde tecelli ettiğini düşünür ona taparlar. Esedin posterlerine secde etmeleride bu yüzdendir.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
Bir tuşuSekiz tuşu Gezi Parkı olaylarının HATAY ve TUNCELİ patentli olmalarıda ayrıca konuyu daha iyi anlamanız acısından bir nüansdır.
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
Bir tuşuDokuz tuşu Hatayda Abdullah Cömert adlı sözde kemalist TGB gençlik kollarının bir üyesidir.aynı şekilde Polisimize öldüresiye taş atarken ölen Ethem Sarısülük kimdir hangi dine mensuptur bir araştırın bakalım?
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
İki tuşuSıfır tuşu Hatay-Mersin-Adana NUSAYRİLERİ çok komplike bir şekilde örgütlenerek görünürde Recep Tayyip Erdoğan'a özünde ise İSLAMA savaş açmışken ve bu düşünceleri sürekli diri tutarken sizlere neler oluyorda MÜSLÜMANLAR OLARAK bunları görmüyor,işitmiyor ve bilmiyorsunuz ki?
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
İki tuşuBir tuşu TSK da YARGIDA BÜROKRASİDE bir dönem YAŞ ve HSYK gibi illegal yollarla bu milletin müslüman evlatlarına neler çektirdigini görmediniz mi? Su uyur düşman uyumaz...
ⓂEHⓂET ŞAHℹN Megafonlu tezahürat Türkiye Bayrağı
@Mehmetsahin6301
·
48d
İki tuşuİki tuşu Bakın işte size SURİYE...Ellerine fırsat geçse bunlar Türkiyede kadın çocuk demeden birtane müslüman bırakmaz öldürürler. bunu ütopya yada komplo olarak degerlendirenler Suriyeye baksın.
#KiyaksTheaterkolumne
Wo ist die Kanzlerin?
Über den rechtsextremen Anschlag in #Hanau, bei dem neun Hanauer Bürger aus rassistischen Motiven erschossen wurden, ist bereits viel gesagt und geschrieben worden. Da ich drei regelmäßige politische Kolumnen in drei Medien habe, möchte ich mich nicht überall wiederholen. Was einigermaßen schwer ist, denn sehr viele verschiedene Meinungen, Ansichten oder Betrachtungsweisen kann man zu einem politischen Ereignis nicht haben. Ich verlinke hier deshalb ausnahmsweise (ich mache so etwas prinzipiell nicht, weil ich Hinweise auf die eigene Arbeit immer hochnotpeinlich finde) eine Kolumne aus einem Schweizer Magazin, für das ich ebenfalls schreibe.
An dieser Stelle möchte ich eine andere Frage stellen:
Wo ist eigentlich Angela Merkel? Wieso ist sie nicht nach Hanau gefahren? Wo genau ist eigentlich die Trauer, über die in den letzten Tagen so viel zu hören war? Wo kann man diese Trauer sehen, woran ließe sie sich bemessen? Wo genau steckt eigentlich die trauernde Bevölkerung? Diese Frage wollte ich ursprünglich schon nach Walter Lübckes Tod stellen und nach dem Attentat in Halle auch. Aber irgendwie habe ich sie mir immer verkniffen, auch weil ich zu faul war, nachzulesen, wie das in anderen Ländern läuft, wenn Terrortaten ähnlichen Ausmaßes verübt werden.
Als am 7. Januar 2015 zwei islamistische Täter in die Redaktion der Satirezeitschrift Charlie Hebdo drangen und zehn Redaktionsmitglieder und einen Sicherheitsmann töteten, ordnete Staatspräsident François Hollande bereits am Folgetag des Anschlags Staatstrauer und eine Schweigeminute sowie Halbmastbeflaggung für drei Tage an. In ganz Frankreich gingen 3,7 Millionen Menschen auf die Straße, allein in Paris waren es 1,6 Millionen.
Bei dem zentralen Trauermarsch am 11. Januar in Paris lief unsere Bundeskanzlerin Angela Merkel gemeinsam mit Präsident François Hollande und dem britischen Premierminister David Cameron Hand in Hand in der ersten Reihe. Der israelische Regierungschef Benjamin Netanjahu reihte sich wenige Meter von Palästinenserpräsident Mahmud Abbas ein. Zeitgleich waren in Berlin aus Solidarität mit den französischen Opfern 18.000 Menschen auf der Straße. Am 13. Januar versammelten sich in Deutschland als erneute Reaktion auf den politischen Anschlag in Paris 10.000 Menschen zu einer Kundgebung am Brandenburger Tor. Gemeinsam mit den Spitzen von Staat und Gesellschaft und muslimischen Verbänden appellierten sie unter dem Motto »Zusammenstehen – Gesicht zeigen«, gegen islamistischen Terror einzustehen. Führende Bundespolitiker wie Bundespräsident Joachim Gauck, Kanzlerin Angela Merkel, Vizekanzler Sigmar Gabriel und viele weitere Kabinettsmitglieder nahmen daran teil.
Nach dem Anschlag in Hanau wurde von Staats wegen weder etwas angeordnet noch organisiert. (Erst seit gestern ist bekannt, dass am 4. März eine Trauerfeier stattfinden wird, zu der sich die Kanzlerin angemeldet hat. Sie ist demnach ein Gast, nicht die Gastgeberin.) Nach dem Anschlag auf die Synagoge in Halle am 9. Oktober 2019 mit zwei Toten besuchte Angela Merkel am gleichen Abend die Neue Synagoge in der Oranienburger Straße in Berlin, um ihre Solidarität mit den deutschen Juden zu zeigen. Nach dem Anschlag in Hanau mit zehn Opfern sprach sie im Kanzleramt lediglich ein Statement für die Abendnachrichten: »Rassismus ist ein Gift«. Die Mahnwache am Abend am Brandenburger Tor besuchte sie nicht. Seitdem hat man sie nicht gesehen.
Als am 22. Juli 2011 auf der norwegischen Insel Utøya ein norwegischer Rechtsextremist 69 Jugendliche bei einem politischen Camp erschoss und seine Tat später mit seiner Islamfeindlichkeit begründete, reihte sich vier Tage später die norwegische Königsfamilie gemeinsam mit Ministerpräsident Jens Stoltenberg bei den Trauernden ein und weinte wirklich Tränen. Allein in Oslo liefen 200.000 Menschen mit, in anderen Städten gingen ebenfalls zu tausenden die Menschen auf die Straße. Das ist für Norwegen sehr viel, die Bevölkerung umfasst lediglich fünfeinhalb Millionen Menschen.
Am Abend nach dem Anschlag in Hanau kamen 1000 Menschen an den Hermannplatz in Berlin-Neukölln. Und einige hundert, vielleicht zwei-, maximal dreihundert Leute versammelten sich am Brandenburger Tor. Darunter auch einige Spitzenpolitiker. Allerdings mehr so privat. Nicht offiziell. Als Zeichen der Trauer wurde am Tag des Anschlags in Hanau der Fasching abgesagt.
Am 15. März 2019 tötete ein einheimischer Rechtsextremist bei einem Attentat 51 Gläubige in der Masjid-al-Noor-Moschee im neuseeländischen Christchurch. Premierministerin Jacinda Ardern reiste unverzüglich zu den Opferfamilien (das war der berühmte Auftritt mit dem Kopftuch, bei dem sie Angehörige umarmt). Zwei Tage später finden sich in Christchurch und vielen anderen Gemeinden (Neuseeland hat nicht ganz fünf Millionen Einwohner) tausende Menschen an Moscheen, im botanischen Garten und an vielen anderen Stätten ein und legen Blumen nieder. Es gibt Gedenkgottesdienste, Mitglieder der Maori führen den rituellen Hakatanz auf. Am vierten Tag nach dem Anschlag, also am 19. März begann Neuseelands Premierministerin ihre Grundsatzrede vor dem Parlament mit dem islamischen Friedensgruß Salam Alaikum und wandte sich dann an die Opferfamilien: »Wir können Ihre Trauer nicht kennen, aber wir können mit Ihnen jeden Schritt des Weges gehen. Wir werden Sie mit allem umgeben, was uns ausmacht.« Angehörige aller Glaubensrichtungen fühlten sich verantwortlich für die Hinterbliebenen.
In Hanau sammeln private Initiativen Spendengelder, um die Angehörigen bei den Begräbnissen und der Trauerzeremonie zu unterstützen.
Gleichzeitig streiten in den sozialen Netzwerken Aktivisten, Publizisten und Mitglieder verschiedener politischer, ethnischer und religiöser Ausrichtungen darüber, wer auftreten oder sprechen darf. Wer darf über was in der Talkshow reden? Wer soll statt eines anderen eingeladen werden? Gegenseitige, laute, vulgäre Denunziationen aus allen Glaubensrichtungen ringen ununterbrochen um die Frage: Wessen Tote sind das? Welchem Land, welcher Fahne, welcher Konfession ließen sie sich zuordnen?
Deutsche Medien leihen sich, aus Mangel an türkischsprachigen Journalisten, aus Faulheit oder Spargründen (sie könnten ja einfach Übersetzer besorgen und bezahlen) Fernsehbilder von türkischen Medien aus, die noch vor den deutschen Kollegen bei den Hinterbliebenen Interviews einholten. In unmöglichen Situationen, in vollkommen unpassender Art, pietätlos und würdelos, halten sie den verstörten, weinenden Müttern und Vätern die Mikrofone unter die Nase. Diese Bilder werden tausendfach verbreitet. Ein verstörter krebskranker, alter, türkischsprechender Vater, der sichtlich unter Schock steht, erzählt, dass sein Sohn ihn zweimal die Woche zur Chemotherapie fuhr und nun tot sei. Diese Bilder gehen um die Welt. Sie vermitteln keinerlei politische Dimension. Es sind apolitische Bilder einer politischen Katastrophe, die ausschließlich privates Leid unter Aussparung der politischen Dimension zeigen. Ein trauernder Vater, eine gebrochene Mutter kann einen Tag nach dem Terror diese Aufgabe nicht leisten. Diejenigen Pressevertreter, die vor Ort waren, sind aus einem einzigen Grund da. Es geht ihnen um die sozialpornografische Darstellung von Gebrochensein.
Wäre auch nur ein Mitglied der Regierung oder die Kanzlerin selbst vor Ort gewesen, wäre die Dimension dieser politischen Katastrophe auf der Stelle klar geworden. Keine Regierungsmitglieder Hand in Hand weit und breit. Keine Umarmungen einer Kanzlerin. Niemand aus dem Staatsapparat fühlt sich dafür zuständig, in Hanau zu sein und die Opfer vor Voyeurismus zu schützen. Ich möchte mich kurz fassen. Acht Tage sind seit dem Attentat vergangen. Es gibt viel Wut und Empörung und Angst. Aber im Prinzip sind die Angehörigen seit dem Anschlag alleine.
Mely Kiyak
UYAN EY MÜSLÜMAN UYAN SLOGAN ATMAYI BIRAK ARTIK...!!
90 SENEDİR HİÇ BU KADAR KUDURMUYORLARDI
ÇÜNKÜ DEVLET VE MİLLET ONLARIN KONTROLÜNDEYDİ
ŞİMDİ BİZ ÖZÜMÜZE DÖNDÜKÇE, ONLAR DELİYE DÖNÜYORLAR
Kim bu müslüman gibi görünen Sabetaycılar? (okuyunca hayrete düştüğüm en az 10 isim var)
Osmanlı’ya sığınan, toprağımızı vatan sayan ve yüzyıllar boyu özgürce yaşayan Yahudiler!
Bir bölümü bu süreçte dillerini, dinlerini, kültürlerini koruyor.
Ama görüntüde Müslüman gibiler. İşte bu yüzden onlara “dönme” deniyor…
Sabetaycılar genelde etkin, zengin ve birbirine çok destek olan bir gurupturlar.
Müslüman gibi görünüp inşallah, maşallah, Allah deseler de müslümanlardan hoşlanmazlar.
Aleviliği benimsemiş gibi görünürler. Mezarları ne müslüman, ne hristiyan ne de yahudi mezarına benzer.
Çoğu İstanbul Şişli, Nişantaşı ve Teşvikiye bölgesinde yaşarlar.
Türkiye'ye yön veren bürokrasi, sanatçı, sporcu, iş adamı ve ünlülerden bazı sabetaycıların listesi.
Sağlamasını yapmak isteyenler için kaynaklar aşağıdadır.
Ali Balkaner,
Alp Yalman,
Bezmen’ler,
Cem Boyner,
Çapa Ailesi (Çapamarka)
Dinçkök,
Eczacıbaşı,
Feyyaz Berker (Tekfen),
Kazım Taşkent (Yapı Kredi),
Koç Holding,
Kutman Ailesi (Doluca Şarapları)
Manisalı Elginkan Ailesi (ECA),
Özgörkey Ailesi (İzmir Pepsi)
Refik Baydur,
Rumeli Holding (Uzanlar) ,
Şarık Tara- Şadi Gülçelik (ENKA),
Ulusoy Ailesi (Ulusoy Taşımacılık),
Zorlu Ailesi,
Ali Kırca,
Altan Öymen,
Ali Sirmen,
Abdi İpekçi,
Altan Erbulak,
Ali Baransel,
Ayşe Arman,
Bilgin Ailesi,
Cengiz Çandar,
Cüneyt Ülsever,
Coşkun Kırca,
Can Ataklı,
Cenk Koray,
Canan Arıtman,
Cüneyt Arcayürek,
Çetin Emeç,
Defne Samyeli,
Emre Kongar
Fikret Bila,
Gülgün Feyman,
Güneri Cıvaoğlu,
M. A. Birand,
Nasuh Mahruki,
Osman Saffet Arolat,
Oğuz Aral
Pakize Suda,
Reha Muhtar,
Rahşan Ecevit, (Gerçek adı Raşel)
Simaviler
Turhan Selçuk
Tekin Aral
Uzanlar
Uğur Dündar,
Ali Fuat Cebesoy,
Bülend Ulusu,
Bülent Akarcalı,
Besim Tibuk,
Burhan Özfatura,
Fahri Korutürk,(eski cumhurbaşkanlarından),
Fatin Rüştü Zorlu,
İsmail Cem İpekçi, (Gerçek adı Samuel)
Kemal Derviş,
Lütfi Kırdar,
Nazlı Ilıcak
Nazım Hikmet,
Ömer Seyfettin,
Ragıp Gümüşpala,
Rauf Orbay,
Şükrü Sina Gürel,
Tansu Çiller(eski başbakanlardan).
Ziya Gökalp,
Aytaç Yalman (eski KKK)
Çevik Bir (em general)
Ali Fuat Cebesoy,
Fahri Korutürk,
Fethi Tevetoğlu.(megastar Tarkan ın dedesinin kardeşi)
Falih Rifkı Atay. Mina Urgan’ın üvey babası. Kemalizmin mihenk taşlarından.
Altan Erbulak,
Ayşe Kulin,
Ayten Gökçer,
Ajda Pekkan,
Aysel Gürel,
Alpay,
Bülent Ersoy,
Bora Gencer,
Barış Manço,
Bülent Ortaçgil,
Cem Davran,
Can Gürzap,
Cemil İpekçi,
Çetin Tekindor,
Çiğdem Talu,
Doğa Rutkay,
Derya Alabora,
Enis Fosforoğlu,
Engin Noyan,
Fazıl Say(piyanist),
Gönül Yazar,
Haldun Dormen,
Halikarnas Balıkçısı,
Halit Ziya Uşaklıgil,
Halit Refiğ,
Hande Ataizi,
Hulusi Kentmen,
İdil Biret,
Kerem Alışık,
Kenan Kalav,
Levent Kırca,
Leyla Gencer,
Levent Yüksel,
Müşfik Kenter,
Mustafa Alabora,
Mehmet Ali Alabora,
Mehmet Ali Erbil,
Müjde Ar,
Melih Kibar,
Metin Serezli,
Mustafa Denizli,
Neşe Erberk,
Nevra Serezli,
Nisa Serezli,
Orhan Pamuk,
Oya Başar,
Orhan Gencebay,
Oya Küçümen,
Okan Bayülgen,
Pakize Suda,
Perran Kutman,
Rutkay Aziz,
Reşat Nuri Güntekin,
Sertap Erener,
Şemsi İnkaya,
Tarkan,
Tuncel Kurtiz,
Yıldız Kenter,
Yakup Kadri Karaosmanoğlu,
Zeki Müren,
Zeki Alasya,
Lütfi Kırdar : Sağlık Bakanı (1957-1960) Milletvekili, Eski İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı (1938-1949)
Ali Doğramacı (Bilkent Rektörü)
AHMET TANER KIŞLALI ( d. 10 Temmuz 1939, Zile, Tokat – ö. 21 Ekim 1999, Ankara). Türk siyaset bilimci, siyasetçi (eski kültür bakanı), yazar ve öğretim üyesi)
Emre Kongar (Reşit Emre Kongar, 13 Ekim 1941'de İstanbul'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Şişli Terakki Lisesinde gördü,NTV de yorumcu)
İhsan Doğramacı,
İlhan Tekeli
Kemal Gürüz,
Murat Belge,
TOKTAMIŞ ATEŞ
Nurettin Baransel : Orgeneral, 6. Genelkurmay Başkanı (1954-1955), Kara Kuv. Komutanı,
Orhan Seyfi Orhon: Beş Hececiler Şairi, gazeteci- yazar, milletvekili (1946-1950)
KAYNAKLAR :
İbrahim Alaettin Gövsa, Sabatay Sevi isimli eseri, Milenyum Yayınları ISBN 9758455060
Evet, Ben Selanikliyim Türkiye Sabetaycılığı, Ilgaz Zorlu, Belge Yayınları, Temmuz 1999 ISBN 9753441750
Evet, Ben Selanikliyim Türkiye Sabetaycılığı Makaleler, Ilgaz Zorlu, Zvi-Geyik Yayınları, 2001 ISBN 975851606X
Şişli Terakki Davaları, Ilgaz Zorlu, Abdurrahman Dilipak, Zvi-Geyik Yayınları, Ekim 2001
Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı, Soner Yalçın, Doğan Kitapçılık
Efendi 2: Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı, Soner Yalçın, Doğan Kitapçılık
Yahudi Türkler Yahut Sabetaycılar İki Kimlikli, Gizli, Esrarlı ve Çok Güçlü Bir Cemaat, Mehmed Şevket Eygi
Gizli Din Taşıyanlar, Yorgo Andreadis
Temel Garip Todoron (Anadolu'nun Gizli Tarihinden Sayfalar), Yorgo Andreadis
Selanik 1850-1918 Yahudilerin Kenti ve Balkanlar'ın Uyanışı, Gilles Veinstein
Sabetay Sevi ve Sabetaycıların Gelenekleri, Avram Galanti (Abraham Galante)
Yahudi Türkler Yahut Sabetaycılar İki Kimlikli, Gizli, Esrarlı ve Çok Güçlü Bir Cemaat, Mehmed Şevket Eygi
Tekelistan, Yalçın Küçük
Dönmeler Âdeti : Selanik'te Yaşayan Sabataycıların Gizli Hayatı Hakkında 120 Yıl Önce Yapılmış Bir Araştırma; Ahmed Safi, Ilgaz Zorlu Zvi-Geyik Yayınları ISBN 9758516124.
Gerchom G. Sholem / The Mystical Messiah: Sabbtai Zwi/ Princeton Uni. Press 1977
Gerchom G. Sholem / On the Kabbalah and its Symbolism / Schocken Books 1965
Gerchom G. Sholem Mojor Trends in Jewish Mysticism / Schocken Books 1995
The Jews of Khazaria Kevin Brook ISBN 074254981X
Unomastica Alla Turca, Hakan Erdem, konuyu araştıranlar ile gırgır geçen bir kitap
İlber Ortaylı, "Osmanlı Modernleşmesi ve Sabetaycılık", Alevi Kimliği, (Ed. T. Olsson), İstanbul 1999, Tarih Vakfi Yayınları.






















































































































































































































































































































































































































































































































































